Zülkarneyn Aleyhisselâm Nedir?
Peygamber veya velî. Kur’ân-ı kerîmde kıssası, doğuya ve batıya düzenlediği seferleri zikr edilmiştir. Asıl ismi, İskender olup, doğuya ve batıya gittiği için İskender-i Zülkarneyn nâmıyla anılmıştır. Yemen’de yaşayan Münzir İskender ile, Aristo’nun talebesi olan Makedonyalı İskender’den daha önce yaşamıştır.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Senden Zülkarneyn’i sorarlar. Sen; “Ben size onun hâlinden haber vereyim” de. Biz onu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her (istediği) şeyden bir sebeb verdik. O da (batıya doğru) bir yol tuttu. Nihâyet güneşin battığı yere ulaştı. Onu (güneşi) sanki kızgın, siyâh çamurlu bir pınar içinde batarken buldu. Ve onun yanında bir kavim buldu. Ey Zülkarneyn (o insanlar îmâna gelmezlerse dilersen öldürmek sûretiyle bu kavme) azâb et. Yâhut onların hakkında hüsn-i muâmele edersin dedik. … Sonra o (Zülkarneyn aleyhisselâm) bir yol tuttu (doğuya gitti) . Nihâyet üstüne güneşin (ilk önce) doğduğu yere ulaştığı zaman onu bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki, biz onlar için buna karşı (korunacak) hiçbir siper yapmamıştık. İşte (Zülkarneyn’in işi) böyle idi… (Kehf sûresi: 83…)
İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi mâlik oldu. İkisi mü’min, ikisi de kâfir idi. Mü’min olan ikisi, Zülkarneyn ile Süleymân (aleyhisselâm) idi. Kâfir olan ikisi de Nemrûd ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evlâdımdan biri yâni Mehdî mâlik olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Alâmet-ül-Mehdî)
İbrâhim aleyhisselâm zamânında yaşayan Zülkarneyn aleyhisselâm, onunla birlikte haccetti ve elini öpüp duâsını aldı. Teyzesinin oğlu olan Hızır’ı aleyhisselâm ordusuna kumandan tâyin etti. Ye’cûc ve Me’cûc kavminin insanlara zarar vermelerine mâni ol mak için taş ve demirden bir set yaptı. Bu şimdiki Çin seddi değildir. Asya ve Avrupa kıtalarına hâkim oldu.
Her tarafa Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yaydı. Kâfirlerle savaşıp, mü’minlere güzel muâmelede bulundu. Vazîfesini bitirip, ömrünü tamamlayınca, Medîne ile Şam arasında, Şam’a beş günlük mesâfedeki Dûmet-ül Cendel denilen yerde vefât etti. Mekk e’de veya yine o civârda Tehame dağlarında defn edildi. (Kurtubî-Taberî-İbn-ül-Esîr)