Çocuk ve İsim Sözlüğü

İsim anlamları – A

AKTOLGA: (Tür.) Er. – (bkz. Tol­ga).

AKTUĞ: (Tür.) Er. – (bkz. Aytuğ).

AKYIL: (Tür.) Er. -Temiz, güzel se­ne. – Erkek ve kadın adı olarak da kullanılır.

AKYILDIZ: (Tür.) – Akşama doğru doğan parlak yıldız. Çoban yıldızı, sa­bah yıldızı.

AKYİĞİT: (Tür.) Er.- Dürüstlüğü ve temizliğiyle tanınmış yiğit.

AKYOL: (Tür.) Er. – Dürüst, doğru ve iyi yol.

ALAADDİN: (Ar.) Er. -Dini yücelt­mek için din uğruna çalışan kimse. Alaaddin Keykubad (1192-1237) Anadolu Selçuklu Sultanı. – Türk dil kuralları açısından “d/t” olarak kullanılır.

ALACAN: (Tür.) Er. – (bkz. Akan).

ALAGÜN: (Tür.) Ka. – Yazın güneş buluta girdiği zamanki gölgeli hava.

ALAMET: (Ar.) Ka. 1. İşaret, iz, ni­şan. 2. Remiz, sembol. 3. Belirti, emare. 4. Çok iri, şaşılacak büyüklük­te (mec.).

ALANALP: (Tür.) Er. – Ülke alan, fetheden, fatih.

ALANAY: (Tür.) Er. – (bkz. Alanalp).

ALANER: (Tür.) Er. – (bkz. Alanalp).

ALANGOYA: (Moğ.) Ka. 1. Altın geyik. 2. Ünlü Moğol destanının kut­sal sayılan kadın kahramanı.

ALANGU: (Tür.) Er. -Altın geyik.

ALANUR: (Ar.) Ka. – (bkz. Nur).

ALAPINAR: (Tür.) Ka. – (bkz. Pı­nar).

ALATAN: (Tür.) Er. – Güneş doğma­dan önce ufukta beliren karışık renk­ler.

ALATAY: (Tür.) Er. – Derisinde be­nekler olan tay.

ALCAN: (Tür.) Ka. – Can alıcı güzel. Can alan, cesur, yürekli.

ALEMDAR: (a.f.i.) Er. 1.Bayrak ve­ya sancak tutan, taşıyan, bayraktar, sancaktar. 2. İşe önderlik eden. Alem­dar Mustafa Paşa: Osmanlı veziri.

ALEV: (Tür.) Ka. 1. Ateşten ve yanı­cı cisimlerden çıkan parlak, çeşitli şe­killere giren gazlardan meydana gelen şeffaf dil, yalım. 2. Aşk ateşi, sevda. 3. Alımlı, cazibeli kadın.

ALEVİ: (Ar.) Er. – Hz. Ali soyundan, Hz. Ali’ye hususi ilgi gösteren, ona taraftar olan. Şii mezhebinin kolların­dan biri.

ALGAN: (Tür.) Er. – Alan, fetheden, fatih.

ALGIN: (Tür.) Er. 1. Güçlü, iyi, gü­zel, sıcakkanlı, sevimli. 2. Sevdalı, aşık, vurgun. 3. Hızlı akan su. 4. Renksiz, cılız, zayıf.

ALGUHAN: (Tür.) Er. – Çağatay hanlığı hükümdarı. (1266). Orta Asyayı ele geçirip Harezmden Afganis­tan’a kadar sınırlarını genişletti. Cengiz’in yasalarını şiddetle uyguladı.

ALGUN: (Fars.) Ka. 1. Aklı alınmış. 2. Al renginde, koyu ve parlak pem­be. 3. Tümsek, tepe.

ALGUNE: (Fars.) Ka. 1. Serap. 2. Allık.

ALGÜL: (Tür.) Ka. – Kırmızı gül.

ALİ: (Ar.) Er. 1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Hz. Ali: Ebu Talib’in oğlu. Pey­gamberimizin amcazadesi ve kızı Fat­ma (r.anha)’nın kocası. Dördüncü ha­life.

ALİCAN: (a.f.i) Er. – Ali ve can isimlerinin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. – (bkz. Ali ve Can).

ALİCENGİZ: (a.t.i.) Er. – Akla gel­mez, şeytanca, beklenmedik ve umul­madık tarzda anlamlan ile “Alicengiz oyunu” deyiminde geçer.

ALİGÜHER: (a.f.i.) Er. – Yaratılışı ve mayası yüce ve değerli olan.

ALİ HAN: (a.t.i.) Er. – Yüce han.

ALİKADR: (Ar.) Er. 1. Yüksek kıymette olan, çok kıymetli, çok takdir edilen, çok saygıdeğer. 2. Meşhur bir çeşit lale.

ALİM: (Ar.) Er. 1. Çok okumuş, bilgin.,2. Çok bilen. 3. Sonsuz. İlim sa­hibi. Allah’ın sıfatlarındandır. Kur’an’da Cenab-ı Hakk’ın ismi olarak 13 yerde geçer. “Abd” takısı alarak da kullanılır.

ALİME: (Ar.) Ka. – (bkz. Alim).

ALINAK: (Tür.) Er. – Doğru, güve­nilir.

ALİŞAH : (a.f.i.) Er. – Hükümdarla­rın en yücesi. Alişah Taceddin. (?-1324). İlhanlı veziri.

ALIŞAN: (a.f.i.) Er. – Şan ve şerefi yüce ve yüksek olan çok değerli.

ALİYAR : (a.f.i.) Er. 1. Yar, dost, sevgili. 2. Alinin dostu, sevgili adı. 3. Yüce dost. – Birleşik isim

ALİYE: (Ar.) Er. – Yüce, yüksek, bir şeyin en yukarısı, tepesi. – (bkz. Ali).

ALKAN: (Tür.) Er. – Kırmızı kan. Alkan bey: Türk denizci. Selçuklula­rın egemenliğindeki İznik’te Ebu’l-Kasım’ın donanma komutanı.

ALKIM: (Tür.) Er. – Gökkuşağı. Al­kım (Uluğ Bahadır) Türk Arkeolog.

ALKIN: (Tür.) Er. 1. Sevdalı, aşık, vurgun. 2. El çırpma, övme.

ALKUR: (Tür.) Er. – Hep, bütün, herkes.

ALLAHVERDİ: (a.t.i.) Er. – İran’da yaşayan bir Türkmen kabilesinin adı.

ALP: (Tür.) Er. 1. Eski Türklerde kahraman, yiğit, cesur, bahadır, pehli­van. 2. Seyfi kola mensup, savaşçı, fütüvvct ehli. Alperen, Alpgazi. Bu isim İslam’dan sonra da Türkler ara­sında kullanılmaya devam etti.

ALPAGU: (Tür.) Er. 1. Tek başına düşmana saldıran yiğit. 2. Eski Türk­lerde bir rütbe adı. 3. Eski Türklerde bir kurt adı.

ALPAĞAN: (Tür.) Er. – Cesur, yiğit, kahraman.

ALPAK: (Tür.) Er. – Dürüst, kahra­man, yiğit.

ALPARTUR: (Tür.) Er. – Kendine güveni olan yiğit.

ALPASLAN: (Tür.) Er. – Arslan gibi cesur ve yiğit, savaş beyi. Büyük Sel­çuklu hükümdarı. Selçukluların en büyük zaferi sayılan Malazgirt zaferi onundur (l071).

ALPAY: (Tür.) Er. – Cesur, yiğit kimse.

ALPAYDIN: (Tür.) Er. – (bkz. Al­pay).

ALPBİKE : (Tür.) Er. – genç, deli­kanlı, (bkz. Alp).

ALPÇETİN: (Tür.) Er. – (bkz. Al­pay).

ALPDE.MİR: (Tür.) Er. – (bkz. Al­pay).

ALPDOĞAN: (Tür.) Er. – Doğuştan yiğit olan.

ALPER: (Tür.) Er. – (bkz. Alp).

ALPEREN: (Tür.) Er. – Yiğit, baha­dır.

ALPERTUNGA: (Tür.) Er. – Efsane­vi Türk hükümdarı ve destan kahra­manı. M.Ö. 626 yıllarında yaşayıp İranlılarla uzun savaşlara giren Turan (Saka) hükümdarı olduğu söylenir.

Türk, İran, Arap, Hint, Eski Yunan ve Asur kaynaklarında kendisinden deği­şik adlarla bahsedilir.

ALPGİRAY: (Tür.) Er. – Yiğit hü­kümdar. Kırım veliahtı. Bir ara Kırım Hanı da oldu.

ALPHAN: (Tür.) Er. – Yiğit hüküm­dar.

ALPKAN: (Tür.) Er. – Yiğit soydan gelen.

ALPKIN: (Tür.) Er. – Keskin kılıç.

ALPMAN: (Tür.) Er. – Yiğit, cesur, kahraman.

ALPNUR: (Tür.) Ka. – (bkz. Alp).

ALPSOY: (Tür.) Er. – (bkz. Alpkan). Yiğit ve cesur soya mensub.

ALPTEKİN: (Tür.) Er. – Kahraman şehzade. Birleşik isim. Alp: Kahra­man, Tekin: Şehzade.

ALTAN: (Tür.) Er. 1. Sabahın güneş doğarkenki zamanı. 2. Hakanlara ve­rilen unvan, sultan, padişah.

ALTAY: (Tür.) Er. 1. Asya’da Batı Sibirya ile Moğolistan’ı ayıran dağlık bölge. 2. Altay dağlan bölgesinde ya­şayan Türklerin genel adı.

ALTIN: (Tür.) Ka. 1. Parlak, san renkte, paslanmayan, kolay işlenebi­len, ziynet eşyası olarak da kullanılan maden, zer, zeheb. 2. Örfte kadın adı olarak kullanılır. Zerrin (bkz. Zerrin).

ALTINBAŞAK: (Tür.) Ka. – Değerli kimse.

ALTINBİKE: (Tür.) Ka. – (bkz. Altınbaşak).

ALTINIŞIN: (Tür.) Ka. – Işığın en güçlü anı.

ALTINİZ: (Tür.) Ka. – (bkz. Altınışık).

ALTINTAÇ: (Tür.) Ka. – Altından taç.

ALTUĞ: (Tür.) Er. – (bkz. Tuğ).

ALTUNAY: (Tür.) Er. – Ay’ın san renkli hali

ALTUNÇ: (Tür.) Er. 1. Bakır alaşı­mı. 2.Kırmızı bakır. 3. Kırmızı, al gözlü.

ALTUNER: (Tür.) Er. – Değerli kim­se.

ALTUNHAN: (Tür.) Er. – Zengin ha­kan. Türklerin, Çin’de hüküm süren Türk-Moğol hükümdarlarına verdik­leri ad.

ALYA: (Ar.) Er. 1. Yüksek yer, yük­seklik. 2. Gök, sema.

AMANULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın bağışlaması. Allah’ın koruması.

AMİD: (Ar.) Er. 1. Çok hasta. 2. Aşk hastası. 3. Başlıca nokta. 4. Önder, şef, komutan. 5. Diyarbakır’ın eski adı. Ortaçağ’da İslam Türk devletle­rinde kullanılan bazı unvanlar ve me­muriyet isimleri.

AMİL: (Ar.) Er. 1. Fail, yapan, işle­yen. 2. İslam devletlerinde zekat, ver­gi tahsildarı veya valiler ve devlet memurlan.

AMİNE: (Ar.) Ka. – Gönlü emin, kal­binde korku olmayan. – Peygamber’in (s.a.s) annesinin adı. (bkz. Emine).

AMİR: (Ar.) Er. 1. Mamur eden, şen­lendiren. 2. İmar olunmuş. 3. Devlete ait. 4. Kendisine bağlı görevliler bu­lunan. Amir b. Abdullah b. Mes’ud: Tabiindcndir. İslam fıkıh bilgini.

AMİRE: (Ar.) Ka. – (bkz. Amir).

AMMAR (Ar.) Er. 1. Memur eden. 2. Bayındırlaştıran. (bkz. Amir). – Ammar b. Yasir.Sahabeden. İlk müslüman olanlardandır. Çok işkence gör­dü. Habeşistan’a hicret etti. Annesi ilk İslam şehidcsi Sümeyye (r. anha)’dir.

AMR: (Ar.) Er. – Uzun yaşamak, uzun ömürlü olmak. Amr b. Madikerib: 631’de Medine’ye gitti ve müslüman oldu. Çok yaşlıyken bile iyi sa­vaştı.

AMRE: (Ar.) Ka. – (bkz. Amr).

AMUZ: (Fars.) Er. – Bilen, öğrenmiş, öğreten.

ANBER: (Ar.) Ka. 1. Ada balığının bağırsaklarında toplanan yumuşak, yapışkan ve misk gibi kokan, kül ren­ginde madde. 2. Güzel koku. 3. Gü­zellerin saçı.

ANDAK: (Tür.) Er. – Hemen, o anda. – Erkek ve kız adı olarak kullanılır.

ANGIN: (Tür.) Er. 1. Tanınmış, ünlü, namlı. 2. Bayındır.

ANI: (Tür.) – Yaşanmış olaylardan belleğin sakladığı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ANIL: (Tür.) Ka. 1. Anılmak eylemi. 2. Meşhur, ünlü. 3. Hatırlanan.

ANİF: (Ar.) Er. 1. Sert, şiddetli. 2. Haşin. 3. Geçmişte, pek yakında, bur­nun ucu denecek kadar yakından ge­çen. 4. Biraz önce, belirtilen, bahsedi­len.

ANİFE: (Ar.) Ka. – (bkz. Anif).

ARAF: (Ar.) Er. 1. Cennet ile cehen­nem arasındaki yer. 2. Sert, tepe. 3. Adetler, usuller. Arafat:Mekke’nin yakınında bulunup hacıların arefe gü­nü durdukları yerdir. Bu duruş haccın rükünlerindendir.

ARAL: (Tür.) – Birbirine yakın ada­lar topluluğu. Orta Asya’da bir göl.

ARAM: (Fars.) Ka. 1. Dinlenme, sü­kun, karar. 2. Rahat, huzur, istirahat. 3. Oturma, eğlenme, ikamet etme.

ARAMCAN: (Fars.) Ka. -1. Gönül rahatı. 2. Sevgili, sevilen güzel.

ARAMDİL: (Fars.) Er. 1. gönül ra­hatı. 2. Sevilen güzel. 3. Yer mekan.

ARCA: (Ar.) Ka. -1. Temiz, namus­lu. 2. Aksak, topal.

ARDA: (Tür.) Er. 1. Eskiden bazı ça­vuşların elde tuttukları uzun değnek. 2. İşaret için dikilen değnek. -3. Çık­rıkçı kalemi. 4. Sonra gelen.

ARDALI: (Tür.) Er. – (bkz. Arsal).

ARDAN: (Tür.) Er. – (bkz. Arsal).

AREF: (Ar.) Er. 1. Pek maruf, çok bilinen. 2. Arif, anlayışlı ve bilgili.

AREFE: (Ar.) Ka. 1. Arife, dini bay­ramlardan bir evvelki gün. 2. Bir ön­ceki gün.

AREL: (Tür.) Er. – Temiz, dürüst kimse.

ARGU: (Tür.) Er. 1. İki dağ arası, uçurum. 2. Orta Asya’da Issık gölü çevresinde Çu ve Talaş havzalarında yaşamış Kırgızların en büyük boyu. Argu Türkleri.

ARGUN: (Tür.) Er. 1. Zayıf, güçsüz, düşkün, dermansız, zebun. 2. Yanyana iki kamış düdüğünden veya kartal kemiğinden yapılmış kaval. – Argun: İlhanlı hükümdarı. Abaka Han’ın oğ­lu.

ARGÜN: (Tür.) Er. – Temiz, aydınlık gün.

ARGUN ŞAH: (Tür.) Er – (bkz. Argun). Argunşah. (Nizameddin) Ana­dolu Selçuklu Sultanı Kılıç Aslan II’nın oğlu. Babası ülkeyi oğullan ara­sında pay edince, hissesine Amasya düşmüştü.

ARHAN: (Tür.) Er. – Üstün nitelikli, gururlu bakan.

ARICAN: (Tür.) Er. – Temiz, doğru kimse.

ARIÇ: (Tür.) Er. – Barış, asayiş.

ARIER: (Tür.) Er. – Çalışkan kimse.

ARİF: (Ar.) Er. 1. Meşhur, çok tanın­mış, mütearif. 2. Bilgi sahibi. Bilen, bilgili, irfan sahibi. 3. Sıbyan mektebi hocası veya kalfası.

ARİFE: (Ar.) Ka. – Bilgi ve irfan sa­hibi kadın. Uyanık, ince ruhlu, latif.

ARIHAN: (Tür.) Er. – (bkz. Arhan).

ARIKAL: (Tür.) Er. – Temiz, doğru, dürüst kal.

ARIKAN: (Tür.) Er. – Temiz soy.

ARIKHAN: (Tür.) Er. – (bkz. Arhan)

ARIN: (Tür.) Er. 1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe. Dağların, tepele­rin yüzü.

ARINÇ: (Tür.) Er. 1. Temiz, saf, arı. 2. Barış.

ARISAL: (Tür.) Er. – An gibi çalış­kan kimse.

ARISAN: (Tür.) Er. – Temiz, doğru tanınmış kimse.

ARISOY: (Tür.) Er. – (bkz. Arısan).

ARITAN: (Tür.) Er. – Temizleyen, arı duruma getiren.

ARKAN: (Ar.) Er. 1. Temiz, ari kan­dan gelen. 2. Üstün galip. Arkan (Seyfı) Türk mimar (1903-1966).

ARKIN: (Tür.) Er. – Yavaş, ağır, sa­kin, gelecek yıl.

ARKUT: (Tür.) Er. – Temiz, uğurlu, kutlu.

ARMAĞAN: (Fars.) 1. Hediye, peş­keş, tuhfe, bergüzer. 2. Birinin gördü­ğü işe veya başarısına karşılık olarak verilen şey, mükafat.3. Bir ilim ada­mını tanıtmak veya çalışmalarından ötürü mükafatlandırmak maksadıyla adına çıkarılan ilmi eser. (Köprülü Armağanı). – Erkek ve kadın adı ola­rak kullanılır.

ARMAN: (Fars.) Er. 1. Hasret, özle­me. 2. Zahmet, sıkıntı. 3. Teessüf. 4. Pişmanlık.

ARMİNE: (İbr.) Ka. – İbranice isim. (bkz. Emine).

ARRAF: (Ar.) Er. l Falcı, kahin. Müneccim. 2. Hekim. 3. Göçebe Arap aşiretlerinin örfe vakıf umumi bilgile­ri.

ARRAFE: (Ar.) Ka. – (bkz. Arraf).

ARSAL: (Tür.) Er. – Temiz huylu, namuslu.

ARSEBÜK: (İ.) Er. – 1. Temiz ruhlu ve çabuk. 2. Toy. 3. Namus konusun­da titiz.

ARSLAN: (Tür.) Er. 1. Kuvvet ve saldırganlığıyla tanınan hayvan, esed, şir. 2. Cesur adam, bahadır. 3. Bir çe­şit çiçek. Arslan Argun: Alpaslan’ın oğlu (1097).

ARSLANGİRAY: (Tür.) Er. Cesur, korkusuz han. Arslan Giray: Kırım hanı (1702-1767).

ARSLANŞAH: (Tür.) Er. – Arslan gibi cesur ve yiğit şah, kral. Cesur ko­mutan. Arslan Şah:Kirman Selçuklu hükümdarı (l 145). ,

ARTAN: (Tür.) Er. 1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.

ARTUÇ: (Tür.) Er. – Ucu sivri de­mirle donanmış mızrak.

ARTUK: (Tür.) Er. – Selçuklu Emiri. (XI. yy.). Selçukluların ünlü hakanı Alpaslan’ın emrinde Malazgirt savaşı­na katıldı.

ARÜSEK: (Fars.) Ka. 1. Gelin, kü­çük gelin. 2. Bebek gibi güzel kız. 3. İşlemecilikte kullanılan yeşil parlak sedef. 4. Ateş böceği. 5. Küçük bir mancınık çeşidi.

ARZIK: (Tür.) Er. – Dindar, sofu.

ARZU: (Ar.) Ka. 1. İstek, bahşiş. 2. Emel, heves, meyl. 3. Özlemek, müş­tak olmak. “Arzum” olarak da kulla­nılır. Meşhur halk hikayelerinde Kamber’in sevgilisi.

ARZUMAN: (Ar.) Ka. – (bkz. Arzu).

AS: (Ar.) Er. 1. Mersin ağacı. 2. (Fars.) Değirmen.

ASAF: (Ar.) Er. 1. Vezir. 2. Erdem, ileri görüşlülük, yönetimde başarı. Hz. Süleyman’ın ünlü veziri. Süley­man (a.s.)’ın en çok güvendiği kişiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üze­rine yorumlandı. Daha sonra padişa­hın vezirlerine Asaf unvanı verildi.

ASAL: (Tür.) Er. – Başlıca, esaslı, te­mel.

ASALET: (Ar.) Er. – Soy temizliği, soyluluk.

ASENA: (Tür.) Er. – Kurt.

ASFA: (Ar.) Er. – Çok saf, en temiz, halis.

ASGAR: (Ar.) – En küçük, daha kü­çük. – Erkek ve kadın adı olarak kul­lanılır.

ASHAB: (Ar.) Er. 1. Sahib’in çoğu­lu. 2. Hz. Muhammcd (s.a.s)’i görüp ona tabi olan kişiler. İnsanlık alemi­nin en seçkin simaları ve örnek nesli­dirler. Haklarında varid olan naslarla korunmuşlar, Allah’ın yardımını müşahade etmişler ve büyük peygambe­rin öğretilerini harfiyyen yaşamışlar­dır. Ashab-ı Kiram: Yüce sahabeler.

ASIF: (Ar.) Er. – Pek sert, pek şiddet­li, şiddetle esen.

ASIFE: (Ar.) Ka. – Şiddetle esen rüz­gar. Kur’an’da Yunus 22, İbrahim 18 ve En’am suresi 81. ayetlerde geçer.

ASİL: (Ar.) Er. 1. Sağlam. 2. İyice kökleşmiş, yüksek duygularla hareket eden. 3. Kendi kendine hareket eden. 4. Soyu, sopu belli. Necip.

ASIM: (Ar.) Er. 1. Yasak, yanına yaklaşılamayan. 2. Günahtan, haram­dan çekinen. 3. İffetli, afif, ismetli, perhizkar. Asım b. Umeyr: (749). İs­lam komutanlarından. Maveraünnehir fethine katıldı ve yiğitliğiyle ün saldı.

ASIMA: (Ar.) Ka. – (bkz. Asım).

ASİME: (Fars.) Er. – Akılsız, beyin­siz, şaşkın, sersem. – İsim olarak kul­lanılmaz.

ASİYE: (Ar.) Ka. 1. Sütun, direk, ko­lon. 2. Mersingiller, mersin ağacı tü­ründen ağaçlar. 3. İsyan eden, itaatsiz, başkaldıran, serkeş, bagi. 4. Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen, günahkar. 5. Haydut, şaki. -Bu isim Rasulullah tarafından yasaklanmıştır. İçer­diği anlam İslami anlayışa terstir.

ÂSİYE: (Ar.) Ka. – 1. Kederli üzün­tülü. Musa (a.s.)’ı daha bebekken Nil’den kurtarıp sarayda büyüten ve sonra onun peygamberliğine iman eden kadın. Kur’an’da Fir’avun’un ka­rısı olduğu belirtilmiştir. Fakat ismi zikredilmemiştir. – (bkz. Kasas: 9; Tahrim: 11). Firavun’a karşı gelerek müslüman olmuştur. Tahrim suresin­de mü’mine bir kadının en son nokta­da yapması gerekenlere örnek olarak gösterilen hanım.

ASKER: (Ar.) Er. 1. Ordu, ordu ör­gülüyle ilgili. Vazife yapan. 2. Ülke savunmasında istihdam edilmek üzere eğitilip donatılan kimse. 3. Rütbesiz asker, er.

ASKERÎ: (Ar.) Er. – Orduya mensup. Orduyla alakalı. Askeri (Ebu Ahmed el-Hasan b. Abdullah el): Zamanının ünlü alimlerdendir (903-993). Ebu Davud esSicistani’nin talebesiydi.

ASLI: (Ar.) Ka. 1. Asıl, tek, dip, kü­tük, temel, esas, kaide, kural, hakikat. 2. Soy, sop, nesep. 3. Bir şeyin belli başlı kısmı, başlangıç, baş yer, sıhhat. 4. Hakiki, esaslı, halis, safi. 5. Esasen, zaten, başlıca, en ziyade, hakikaten.

ASLIHAN: (a.t.i.) Ka. – Aslı ve Han kelimelerinden türetilmiş birleşik bir isimdir. Kerem ile Aslıhikayesinin kadın kahramanıdır. Güzelliğinin ya­nında saçlarının uzunluğu ve gürlü­ğünden bahsedilir.

Önceki sayfa 1 2 3 4Sonraki sayfa

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu