İsim anlamları – H
HARUN: (Ar.) Er. – Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen peygamberlerdendir. Musa Peygamberin büyük kardeşi. Fir’avun erkek çocukların öldürülmesi emrini kaldırdıktan sonra doğmuştur. Hz. Musa’dan 3 sene sonra doğduğu söylenir.
HARUT: (Ar.). 1. Arkadaşı Marut ile tanınan melek, büyü ve sihir ile uğraştıkları için kıyamete kadar kalmak üzere Babil’de bir kuyuya hapsedil-
mişlerdir. 2. Babil halkına korunmaları için büyü öğreten iki melekten biri, sihir yapar. – İsim olarak kullanılmaz.
HARZEM: (Fars.) Er. – (bkz. Harizm).
HASAFET: (Ar.) Er. 1. Hükümde sağlamlık, kuvvet ve olgunluk. 2. Görüş sağlamlığı.
HASAN: (Ar.) Er. – Güzellik, iyilik, hüsn sahibi olmak. Hasan b. Ali b. Ebi Talib: Ali (r.a.)’nin büyük oğlu. Peygamber Efendimizin torunu. Kur’an’da geçen kelimelerdendir.
HASBEK: (Tür.) Er. – Dürüst, iyi, saf insan.
HASBİ: (Tür.) Er. – İsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan.
HASBİNUR: (Ar.) Ka. – (bkz. Hasibe).
HASEKİ: (Ar.) Er. – Hükümdarların hizmetine tahsis edilmiş şahıs ve zümrelere verilen ad.
HASEN: (Ar.) Er. 1. Güzel, süslü. 2. Güzel işler, hayırlar. Hasan şeklinde kullanılır.
KASENE: (Ar.) Ka. 1. İyilik, iyi hal, iyi iş, hayırlı iş. 2. Dünya ve ahiret saadeti. 3. Eski altın paralardan birinin adı.
HASENİ: (Ar.) Ka. – Hasene ait.
HASGÜL: (Ar.) Ka. – Değerli, eşsiz gül.
HASHANIM: (Ar.) Ka. 1. Çıtıpıtı, ince, narin kadın. 2. Bilge, değerli kadın. – Birleşik isim.
HASİB: (Ar.) Er. 1. Hayır sahibi, eliaçık, cömert. 2. Değerli, itibarlı, soyu temiz, muhterem, saygın, şahsi meziyet sahibi. 3. Muhasebeci, sayman.
HASİBE: (Ar.) Ka. – (bkz. Hasib).
HASİF: (Ar.) Er. – Hasafetli, aklı başında olgun adam.
HASİFE: (Ar.) Ka. – (bkz. Hasif).
HASNA: (Ar.) Ka. – İffetli, şerefli, namuslu. – (bkz. Hesna).
HASKIZ: (Tür.) Ka. – İyi nitelikleri kendinde toplamış genç kız.
HASLET: (Ar.) – İnsanın yaratılışındaki huyu, tabiatı, mizacı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
HASPOLAT: (Tür.) Er. – Katışıksız, saf, çelik gibi.
HASRET: (Ar.) Ka. 1. Ele geçirilemeyen veya elden kaçırılan bir nimete veya kıymetli şeye üzülüp yanmak. 2. İç çekme, inleme, üzüntü, iç sıkıntısı, keder, zahmet, eseflenme, özleyiş.
HAŞİM: (Ar.) Er. 1. Haşmetli, gösterişli, muhteşem. 2. Kuru ekmek kırıntısı doğrayan. – Ezen, kıran, yaran, parçalayan. – Ben-i Haşim Hz. Peygamber’in (s.a.s) soyu.
HAŞİMÎ: (Ar.) Er. – Haşime mensup, Haşimilerden olan.
HAŞMET: (Ar.) Er. – İhtişam, gösterişlilik, heybet, büyüklük. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
HAŞMEDDİN: (Ar.) Er. – Dinin büyüklüğü, ihtişamı.
HATEM: (Ar.) Er. 1. Mühür, üstü mühürlü yüzük. 2. En son. 3. Hatemü’l-Enbiya: Peygamberlerin sonuncusu, Hz. Muhammed. 4. Halemi Tai: Arap kabileleri arasında tanınmış “Tayy” kabilesine mensup ve cömertliğiyle meşhur olan “İbn Abdullah b. Sa’d”ın lakabı. 5. Çok cömert olan.
HATIR: (Ar.) Er. 1. Şan ve şeref sahibi. 2. Yüce, ulu. 3. Tehlikeli.
HATIRA: (Ar.) Ka. – Hatıra gelen, hatırda kalan şey, andaç.
HATIRNEVAZ: (a.f.i.) Ka. – Gönlü okşayan, hatırnaz.
HATIRSAZ: (a.f.i.) Er. – Gönül yapan, hoşnut eden.
HATİB: (Ar.) Er. 1. Hitab eden, söz söyleyen. 2. Camide hutbe okuyan. 3. Güzel, düzgün konuşan kimse. Sahabe isimlerindendir.
HATİCE: (Ar.) Ka. – Erken doğan kız çocuğu. Hz. Haticetü’l-Kübra; Hz. Peygamber’in ilk eşi ve 6 çocuğunun annesi. Ümmü’l-Mü’minin.
HATİF: (Ar.) Er. – 1. Kuvvetli, sert ve tiz bir sesle tebliğ veya davet eden kimse. 2. Göz kamaştıran. 3. Göze görünmeyen.
HATİFE: (Ar.) Ka. – (bkz. Hatif).
HATİM: (Ar.) Er. 1. Sona erdiren, bitiren. 2. Mühürleyen, mühürleyici.
HATİME: (Ar.) Ka. – (bkz. Hatim).
HATUN: (Ar.) Ka. 1. Kadın. 2. Eş, zevce. 3. Eskiden yüksek kişilikli kadınlara ya da hakan eşlerine verilen unvan.- Örfte isim olarak kullanılır.
HAVER: (Fars.). 1. Şark, doğu. 2. Güneşin doğduğu gün. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
HAVLE: (Ar.) Ka. 1. Etraf, çevre, güç, kuvvet. 2. Sahabe hanımlarından birisi. Hakkında ayet inmiştir.
HAVVA: (Ar.) Ka. – Esmer kadın. Havva: Hz. Adem (a.s.)’in karısı, ilk kadın. Adem (a.s) cennette uyurken sol kaburga kemiğinden yaratılmıştır. İnsan soyunun başlangıcı yani türeyiş, onların bir arada yaşamaya başlamasıyla vaki olmuştur.
HAY: (Ar.) Er. 1. Canlı, diri. 2. Allah’ın sıfatlarından. – “abd” takısı alarak kullanılır. “Abdülhay”.
HAYA: (Ar.) Ka. l. Utanma, sıkılma. 2. Ar, namus, edep. 3. Allah korkusu ile günahtan kaçınma.
HAYAL: (Ar.) Ka. 1. İnsanın kafasında canlandırdığı şey. 2. Bir olay veya eşyanın zihinde kalan izi. 3. Gerçekte olmadığı halde görüldüğü sanılan şey, görüntü.
HAYALİ: (Ar.) Er. – 1. Hayal niteliğinde ya da hayal ürünü olan. 2. Kanuni Sultan Süleyman devrinin büyük şairlerinden biri.
HAYAT: (Ar.) Ka. 1. Yaşayan, diri. 2. Canlılarda doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.
HAYATEFZA: (a.f.i.) Ka. – Hayat artıran.
HAYATENGİZ: (a.f.i.) Ka. – Yaşatan, yaşamaya zorlayan.
HAYATİ: (Ar.) Er. 1. Dirilik, canlılık. 2. Büyük önem taşıyan. 3. Hayata, yaşayışa ait, hayatla ilgili.
HAYDAR: (Ar.) Er. 1. Arslan, esed, gazanfer, şir. 2. Cesur, yiğit adam. 3. Hz. Ali’nin lakabı.
HAYİM: (Ar.) Er. 1. Şaşkın, hayrette. 2. Sevgiden dolayı şaşkına dönmüş.
HAYME: (Ar.) Ka. – Çadır.
HAYR: (Ar.) Er. İyi, faydalı, hayırlı, yarar. Hayru’l-Vera: Halkın, alemin hayırlısı, Hz. Muhammed.Hayru’l-Beşer: İnsanların hayırlısı, Hz. Muhammed.
HAYRAN: (Ar.) Er. 1. Şaşmış, şaşa kalmış, şaşırmış. 2. Çok tutkun. 3. Aşırı derecede sevgi duyan.
HAYRAT: (Ar.) Er. 1. Sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler, iyilikler. 2. Sevap için kurulan müessese.
HAYREDDİN: (Ar.) Er. – Dinin hayırlı eylediği mübarek kıldığı insan. -Türk dil kuralları açısından “d/t” olarak kullanılır.
HAYRET: (Ar.) Ka. – Şaşma, şaşırma, şaşakalmış, ne yapacağını bilmeme.
HAYRİ: (Ar.) Er. – Hayırla, iyilikle ilgili, uğur ve kutluluğa ait.
HAYRİYE: (Ar.) Ka. – (bkz. Hayri).
HAYRULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın hayırlı ettiği erkek.
HAYRUNNİSA: (Ar.) Ka. – Kadınların hayırlısı.
HAYSİYET: (Ar.) Er. – Şeref, onur, itibar, değer.
HAYYAM: (Ar.) Er. 1. Çadırcı. 2. İran’ın meşhur şairlerinden Ömer Hayyam,
HAZAL: (Ar.) Ka. – Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.
HAZAN: (Fars.) Ka. – Sonbahar, güz.
HAZAR: (Ar.) 1. Sabit meskeni olanların oturdukları memleket. 2. Barış ve güven. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılabilir.
HAZEN: (Ar.) Ka. – Üzüntü. Gam, keder.
HAZER: (Ar.) – Deniz, bahr, büyük su. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
HAZIM: (Ar.) Er. – Hazmeden, hazimli, ihtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık, sağlam olan.
HÂZİM: (Ar.) Er. – Zafer kazanan, galip, hazimete uğratan.
HÂZİME: (Ar.) Ka. – Sindirici kuvvet, (bkz. Hazim).
HAZİN: (Ar.) Er. 1. Hüzünlü, üzüntülü, acıklı. 2. Üzüntü veren, gamlandıran, kederlendiren.
HAZİNE: (Ar.) Ka. 1. Devlet malının parasının saklandığı yer. 2. Gömülü ya da saklıyken bulunan değerli şeyler.
HAZİZ: (Ar.) Er. 1. Mesud, mutlu. 2. Hisse ve nasibi olan.
HAZİZE: (Ar.) Ka. – (bkz. Haziz).
HAZLAN: (Ar.) Er. 1. Terketmek. 2. Allah ilminde, Allah’ın insanı lütuf ve nusretinden mahrum etmesi. İsim olarak kullanılmaması daha uygundur.
HAZRÂ: (Ar.) Ka. 1. Yeşil, sebze, hadra. 2. Gökyüzü. 3. Türk musikisinde mürekkep bir makam.
HAZREC: (Ar.) Er. 1. Bir Arap kabilesinin ismi. 2. Hz. Peygamberi Mekkeli muhacirlerle, Medine’de kabul eden ve ilk İslam devletinin temelini teşkil eden ensarın en önemli kolu.
HEBİB:(Ar.)Er.-Rüzgar.
HECİL: (Ar.) Ka. – İki dağın arasındaki kısım, vadi, dere.
HEDEF: (Ar.) Er. 1. Nişan, nişan alınacak yer alanı. 2. Meram, maksat, gaye, amaç.
HEDİYE: (Ar.) Ka. 1. Hediye, armağan. 2. Karşılıksız verilen şey. – Hediyetullah: Allah’ın hediyesi.
HEKİM: (Ar.) Er. – 1. İnsan hastalıklarının teşhis ve tedavisi ile uğraşan kimse, doktor. 2. Hikmet sahibi kişi, filozof.
HENNÂ: (Ar.) Ka. – Kına ağacı, (bkz. Kına).
HEPER: (Tür.) Er. – Cesur, yiğit kimse.
HEPGÜL: (Tür.) Ka. 1. Gül gibi güzel kadın. 2. Neşeli ol.
HEPŞEN: (Tür.) Ka. – (bkz. Hepgül).
HEPYENER: (Tür.) Er. – (bkz. Heper).
HESNA: (Ar.) Ka. 1. Güzel kadın. 2. Hanım, kadın.
HEYBÂN: (Ar.) Er. 1. Korkunç, korku veren. 2. Çok utangaç.
HEYBET: (Ar.) Er. 1. İnsanlarda korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş. 2. Karizma, doğal etkileyiş.
HEZÂR: (Fars.). 1. Bülbül. 2. Çok, pek çok. 3. Bin. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
HEZÂRE: (Ar.) Ka. – Afganistan’ın dağlık kesiminde oturan bir kabile.
HEZARFEN: (Fars.) Er. – Çok bilen, elinden her iş gelen. Bin türlü iş beceren. Hezarfen Ahmet Çelebi: Türk bilgini. Yapay kanatlarla ilk defa uçma deneyimini başaran adam.
HIDIR: (Ar.) Er. – (bkz. Hızır).
HIFZI: (Ar.) Er. 1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
HIFZURRAHMAN: (Ar.) Er. – Merhamet eden, acıyan. Allah’ın koruyuculuğu. Allah’ın uhdesinde.
HIFZİYE: (Ar.) Ka. – (bkz. Hıfzı).
HIFZULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın koruması, saklaması.
HINCAL: (Tür.) Er. – Öc al.
HIYRE: (Fars.) Ka. – Kamaşık, donuk, fersiz göz.
HIZIR: (Ar.) Er. 1. Yeşil. Yeşillik. 2. Kehf suresinde 59-81. ayetlerde bahsi geçen ve Hz. Musa’nın onunla buluşarak imtihan olunduğu şahsın müfessirlerin ekseriyetinin üzerinde ittifakla durdukları ismi. Hızır hakkında çok çeşitli rivayetler vardır.
HIZIRHAN: (Ar.) Er. – Seyyid. Seyyidi sülalesinin kurucusu, Malik Süleyman’ın oğlu.
HIZIR BEY: (Ar.) Er. – İstanbul’un fethinden sonra oranın ilk kadısı olan Türk alimi ve şairi.
HIZLAN: (Tür.) Er. – Hız kazan, hızını artır.
HİBE: (Ar.) Ka. – Bağışlama, bağış.
HİBETULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın bağışlaması, bağışı.
HİCAB: (Ar.) Er. 1. Utanma, sıkılma. 2. Perde, ikişeyi birbirinden ayırmaya yarayan perde.
HİCABİ: (Ar.) Er. – (bkz. Hicab).
HİCRAN: (Ar.) Ka. 1. Ayrılık. 2. Unutulmaz acı, keder.
HİCRET: (Ar.) Ka. 1. Bir memleketten, başka bir memlekete göç ediş. 2. Rasulullah’ın Mekke’den Medine’ye göç etmesi, takvim başlangıcı olan Miladi 622 yılında vuku bulmuştur.
HİÇSÖNMEZ: (Tür.) Er. – (bkz. Sönmez).
HİÇYILMAZ: (Tür.) Er. – (bkz. Yılmaz).
HİDAYET: (Ar.). – Hak yoluna doğru yola girme. 2. Müslüman olmak. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
HİDAYEDDİN: (Ar.) Er. – Dinin gösterdiği doğru yol.
HİDİV: (Ar.) Er. – İmtiyazlı, Mısır valisi veya bu valinin ünvanı.