Üstü kapalı ve dokunaklı söz; kapalı îtirâz etmek; bir tarafı gösterip diğer tarafı kasd etmek.
Gıybet, açıkça söylemek sûretiyle olduğu gibi fiille, ta’rîzle, yazıyla, hareketle ve işâretle de olur. Göz kırpmakla, elle işâret etmekle de olur. Hazret-i Âişe buyurdu ki: “Bizim yanımıza bir kadın geldi. Kadın çıkıp giderken ona elimle kısa boylud ur diye işâret ettim. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem: “Sen onun gıybetini yaptın” buyurdu. (Ebü’l-Leys Semerkandî)
Bir kimse, diğer bir şahsın sözü geçince, onu kastederek; “Bizi şu şu ayıplardan kurtaran Allahü teâlâya hamdolsun” derse, ta’rîz yoluyla onu gıybet etmiş olur. (İbn-i Âbidîn)
İhtiyaç ve zarûret yokken ta’rîz câiz olmaz. Çünkü ifâdede yalan bulunmasa da yalanı akla getirebilir. Böyle olunca da mekruh olur. (Seyyid Alizâde)