HutbelerManşetÖzel Bölüm

En Güzel İsimler O’nundur

Aziz Müminler!

Bir âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O,   mutlak   güç   sahibidir,   hüküm   ve hikmet sahibidir.”1

Bir hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri öğrenip gereğiyle amel ederse cennete girer.”2

Kıymetli Kardeşlerim!

Hepimizin müminler olarak Yüce Rabbimize karşı görev ve sorumluluklarımız vardır. Bunların başında O’nu tanımak, O’na inanmak, O’nun varlığını ve birliğini kabul etmek, bir an olsun O’nu akıldan çıkarmamak gelir. Verdiği nimetlere karşı şükrün bir tezahürü olan ibadetlerle O’na yakınlaşmaya vesileler aramak gelir.

Yüce Rabbimiz, kendisinin pek çok güzel isminin olduğunu bildirmiş ve bu isimlerle kendisine dua etmemizi istemiştir. 3 Kerim Kitabımızın pek çok âyetinde bu isimlerle kendisini bize tanıtmıştır. Efendimiz (s.a.s) de Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi olduğunu bildirmiş ve bunları  tek tek saymıştır.

Kardeşlerim!

Bir mümin için asıl olan, sadece Allah’ın isimlerini ezberleyip okumak değildir. Bu isimlerin anlamlarını öğrenmek ve bu isimlerle Allah’a duada bulunmaktır.  Asıl  olan,  bu  ilâhî  sıfat  ve isimlerin öğrettiği anlamlarla hayatı mâmur etmektir.

Yüce  Rabbimiz,  Rahman’dır,  Rahim’dir. Çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Dünyada bütün canlılara, bütün insanlara, ahirette ise müminlere karşı merhametlidir. O halde, mümin, nefsine uyup haddi aşmış bile olsa, Allah’ın engin rahmetinden umudunu  kesmemelidir.  Allah’ın,  kendisine  ortak koşulması dışında bütün günahları bağışladığını bilmelidir.4 Son nefese kadar tövbe kapısının açık olduğunu ve imtihanın sürdüğünü asla unutmamalıdır. Allah’ın sonsuz merhametini  uman mümin, öncelikle kendisine şefkat ve merhameti  şiar edinmelidir. Gönlünü kin, nefret, husumet, zulüm gibi kötülüklere esir etmemelidir.

Allah Sabûr’dur, sonsuz sabır sahibidir. Her şeye gücü yettiği halde, kendisine karşı haddi aşanları, nankörlük ve türlü saygısızlık yapanları cezalandırmakta acele etmez. Mümin de Cenâb-ı Hakk’ın Sabûr isminden nasibini alarak sabrı kuşanmalıdır. Türlü sıkıntı ve musibetler karşısında O’na sığınmalı ve O’na güvenip dayanmalıdır.

Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz, Rezzak’tır. İsteyene istediğini verendir. Sonsuz cömertlik sahibidir. Mümin, “Ey ruhumun ve bedenimin gıdasını yaratıp veren Rezzâk!” dediği zaman bilir ve inanır ki, Allah  onun rızkına kefildir. Bu rızık vakti gelince kişiyi bulur, bunun kendisine ulaşmasını hiçbir kuvvet engelleyemez. Yeter ki mümin, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin.

Allah Refîk’tir, Halîm’dir. Nezaketi, kolaylığı, lütuf ve ihsanı sever. Öyleyse mümin de hilm sahibi olmalıdır. Nezaketi, sevgi ve saygıyı elden bırakmamalıdır. Cömertliği kendine şiar edinmelidir.

Kardeşlerim!

Rabbimiz, her daim bizimledir. Bizi, yalnız, yardımsız, desteksiz, sahipsiz bırakmaz.  Bize bizden daha yakındır. Gerçekten görmek için bakarsak, her doğrunun, her kemâlin, her cemâlin yanı başında O’nun eserini buluruz. O’nun dosta karşı dostumuz, külfete karşı yardımcımız olduğunu fark ederiz. Bize gösterdiği bu ilgi ve sevgiyi karşılıksız bırakmak, Gerçek Dost’a karşı büyük bir hak bilmezlik ve nankörlük olmaz mı?

Hutbemizi Rabbimizin, kendisini bize tanıttığı şu kutsi hadis ile bitirmek istiyorum: “Kulum beni zikrederken onunla beraberim. O beni kendi başına zikrederse, ben de onu kendim zikrederim. O beni bir topluluk içinde anarsa, ben onu o topluluktan daha hayırlı bir   topluluk içinde anarım.”5

1  Haşr, 59/24

2 Buhârî, Şürût, 18.

3 A’râf, 7/180.

4 Zümer, 39/53.

5 Buhârî, Tevhid, 15.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu