Namazın Vacipleri Sorularla Cevaplar

Namazda kavme ve celsenin hükmü nedir, ne kadar beklemek gerekir?


Kavme; namazda rükudan kalkarken, secdeye gitmeden önce iyice doğrulmak ve en az bir kere “Sübhane Rabbiye’l-Azim” diyecek kadar ayakta durmak; celse ise, namazda iki secde arası en az bir kere “Sübhane Rabbiye’l-Azim” diyecek kadar oturmaktır.

Celse ve kavme, vacip olup yanılarak terk edilirse sehiv secdesi yapmak gerekir. Bilerek terk edilirse namaz bozulur. İmam Şafii, İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise celse ve kavme farzdır (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 312, 321; İbn Kudame, el-Muğni, I, 523; Nevevi, Ravda, II, 318).

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır: “Hz. Peygamber bir gün mescide girdi, peşinden de bir adam gelerek namaz kıldı. Sonra gelip Hz. Peygamber’i selamladı. O da selamını aldı ve ‘dön ve namazını yeniden kıl’ dedi. Bu durum üç kez tekrar etti, sonuncusunda şöyle buyurdu: ‘Namaz kılacağın zaman tekbir al, sonra Kur’an’dan bildiğin kolay gelen bir yeri oku, sonra rükuya eğil ve uzuvların yerleşip rahatlayıncaya kadar rükuda kal. Daha sonra rükudan kalk ve iyice doğrul. Sonra secdeye git ve orada uzuvların yerleşip rahatlayıncaya kadar kal. Daha sonra iyice yerleşinceye kadar otur, sonra tekrar secdeye kapan ve orada uzuvların yerleşip rahatlayıncaya kadar bekle. Bütün namazlarında böyle yap” (Buhari, Ezan, 95).

Namazdan çıkarken verilen selamın hükmü nedir?


Hanefi mezhebine göre namazların sonunda önce sağ tarafa, sonra sol tarafa yüz çevirerek selam vermek vaciptir. Bu selamda “es-Selamü aleyküm ve rahmetullah” cümlesinin “es-Selam” kısmını söylemek vacip, “aleyküm ve rahmetullah” kısmını söylemek ise sünnettir. Bir görüşe göre de, sağa selam verilmesi vacip, sol tarafa selam verilmesi sünnettir. Namazdan çıkılması, bütün imamlara göre yalnız bir selam ile olur, bununla namaz biter (Merğinani, el-Hidaye, I, 52; . Zeylai, Tebyinü’l-Hakaik, I, 125).

Farz namazlarda ilk oturuşu unutan kimse namazını nasıl tamamlar?


İlk oturuş, namazın vaciplerindendir. Vacibin unutulması durumunda son oturuşta sehiv secdesi yapılması gerekir (İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, I, 314). Hz. Peygamber (s.a.s.) genel anlamda unutmaktan dolayı herhangi bir uhrevi sorumluluk oluşmayacağını ifade etmiştir (İbn Mace, Talak, 16). İlk oturuşun kasten terk edilmesi ise tahrimen mekruh kabul edilmiştir (İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, I, 314).

Şafii mezhebinden olan birinin sabah namazında kunut duası okumasının hükmü nedir? Hanefi imama uyarak sabah namazı kıldığında bu duayı okuyamazsa namazı geçerli midir?


Şafii mezhebinde sabah namazının farzının son rekatında rükudan kalktıktan sonra kunut duası okumak kuvvetli sünnetlerdendir. Şafii mezhebine mensup olan bir kimse Hanefi bir imama uyduğunda, rükudan kalktıktan sonra vakit bulursa kunut duasını okur. Eğer okuyacağı kadar bir vakit bulamazsa kunutu terk eder ve namazın sonunda imamdan ayrı olarak sehiv secdesi yapar (Nevevi, el-Mecmu’, Daru’l-Fikr, IV, 290).

Son oturuşta selam vermeden kendi fiili ile namazdan çıkan birinin namazı geçerli midir?


Namazın sonunda sağ ve sol tarafa selam vermek; “es-Selamü aleyküm ve rahmetullah” cümlesinin “es-Selam” kısmını söylemek vacip, “aleyküm ve rahmetullah” kısmını söylemek ise sünnettir. Ebu Hanife’ye göre namaz kılan kişinin, namazın sonunda kendi istek ve iradesiyle yaptığı bir fiil ile namazdan çıkması gerekir. Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre ise teşehhüt miktarı (Ettehiyyatüyü okuyacak kadar) oturmakla namaz, rükünleri itibariyle tamamlanmış olur. Selam vermese veya kendi isteği ile namaza aykırı bir davranışta bulunmasa bile namazı tamam olur. Ancak vacip terk edilmiş olur. Bu görüş ayrılığının bazı fıkhi sonuçları vardır. Buna göre bir kimse ka’de-i ahirede (namazdaki son oturuşta) teşehhüt miktarı oturduktan sonra kendi isteği ile, namazla bağdaşmayacak bir fiil işlese, mesela kendisine verilen selamı almak veya hapşırana “çok yaşa” veya “yerhamükellah” demek gibi bir şekilde konuşsa, her üç imama göre de namazı tamam sayılır (Zeylai, Tebyinü’l-Hakaik, I, 125, Bilmen, Ö. N, Büyük İslam İlmihali, 127)

Fakat teşehhüt miktarı oturduktan sonra, kendi isteği dışında bir sebeple namazı bozulsa Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre bu kişinin namazı tamamdır, Ebu Hanife’ye göre ise tamam değildir. Yine son oturuşta, teşehhüt miktarı oturduktan sonra henüz kendi istek ve iradesiyle namazdan çıkmadan namaz vakti çıksa, bu kişinin namazı Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre tamamdır. Ebu Hanife’ye göre ise fasiddir (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, I, 329; İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadir, I, 386; II, 254; Abdurrahman el-Ceziri, Kitabu’l-Fıkhi ale’l-mezahibi’l-Erbea, 138).

Secdede burnun yere değmesinin hükmü nedir? Burun yere değmeden kılınan namaz geçerli midir?


Namazın rükünlerinden biri de secdeye varmaktır. Namazda rükudan sonra, ayaklar, dizler ve ellerle beraber alnı yere koymaya secde denir. Her rekatta iki secde etmek farzdır. Secdede alın ve burun birlikte yere konmalıdır (Merğinani, Hidaye, I, 50; Mehmet Zihni, Nimeti İslam, 190, İstanbul, 1976). Zira Rasulüllah (s.a.s.), namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı (Tirmizi, Salat, 201). Özürsüz olarak secdede alnın yere konulup da burnun konulmaması kerahetle caizdir.

Namazda ta’dil-i erkanın hükmü nedir?


Ta’dil-i erkan, namazın rükünlerini düzgün, yerli yerinde ve düzenli yapmak demektir. Ta’dil-i erkana yakın anlamda kullanılan “tuma’nine” kelimesi, yapılmakta olan rüküne hakkının verildiğine kanaat getirilmesi ve yapılan işin içe sinmesi halini ifade eder ki ta’dil-i erkana riayetin sonucudur. Ta’dil-i erkan özellikle rükuda, kavmede (rükudan kalktıktan sonraki duruşta), secdede ve celsede (iki secde arasındaki oturuşta) söz konusu olur.

Hanefi mezhebindeki kuvvetli görüşe göre, sayılan dört yerde ta’dil-i erkan vaciptir. Diğer bazı mezheplere ve Hanefilerden de İmam Ebu Yusuf’a göre ise ta’dil-i erkan farzdır (Merğinani, el-Hidaye, I, 53; İbn-i Abidin, Reddü’l-muhtar, II, 157-158; ).

Tek başına namaz kılan biri, kıraatin gizli olması gereken namazlarda sesli olarak okursa namazı sahih olur mu?


Tek başına namaz kılarken öğle ve ikindi namazları ile gündüz kılınan sünnet namazlarda gizli okumak yani kendisi işitebilecek derecede dili ile harfleri belirterek yapmak, namazın vaciplerindendir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 358).

Namazın vaciplerden herhangi birinin bilerek terk edilmesi durumunda namazın yeniden kılınması; unutularak yapılmaması halinde ise sehiv secdesi yapılması gerekir. Dolayısıyla gizli okunması gereken yerde, açıktan okuyan kişi, namazın sonunda sehiv secdesi yapmalıdır (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 329).

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Namaz Fetva Bölümü
Exit mobile version