Cuma Hutbesi: Allah Temizdir Temizliği Sever

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimize Hira mağarasında ilk defa vahiy gelmişti. Yüklenmiş olduğu vazifenin ağırlığıyla evine dönmüş, can yoldaşı Hz. Hatice’ye “Beni örtün, beni örtün!” demişti. Hz. Hatice annemiz Resûl-i Ekrem’in üzerini örtmüş, onu teskin etmeye çalışmış ve güven veren sözler söylemişti. Bir süre sonra Cenâb-ı Hak şu ayetleri indirdi: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut ve her türlü pislikten uzak dur.”[1]

Aziz Müminler!

Müddessir suresinin bu ilk ayetleri, Sevgili Peygamberimize hem maddi anlamda giysilerini ve bedenini temiz tutmayı, hem de manevi anlamda batıl inanışlardan ve günahlardan uzak durarak arınmayı emretmektedir. Zira müminin temel vasıflarından biri olan temizlik, pak ve nezih bir bedenin, necasetten arınmış giysilerin yanı sıra huzurlu bir kalbe sahip olmaktır. Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz dış temizlik ile kalpteki iman arasında bir bağ kurar ve şöyle buyurur: “Temizlik imanın yarısıdır.”[2]

Kıymetli Müslümanlar!

Temizlenme imkânına sahip olduğu halde, üstü başı kirli, saçı sakalı bakımsız, evi barkı düzensiz olan kişi, insanların yanında olduğu gibi Allah’ın katında da makbul değildir. Çünkü Allah’a hakkıyla ibadet ederek O’nun rızasını kazanmak ancak temizlikle mümkündür. Unutmayalım ki abdest ve gusül, eşsiz bir temizlik sistemidir ve başta namaz olmak üzere birçok ibadetimizin ön şartıdır. Beden temizliğine, ağız ve tırnak bakımına özen göstermek, haftada en az bir defa bilhassa Cuma günü yıkanmak Peygamberimizin sünnetidir.

Rabbimizin sevgisi, sade, temiz ve takva sahibi kimseleri kuşatır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Mescid-i Dırâr’da asla namaza durma! Daha ilk günden temeli takva üzerine kurulan mescit, içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.”[3]

 

Peygamberimiz,  bu ayette övülen Kubâ ehline “Siz nasıl temizleniyorsunuz ki Allah Kur’an’da sizden övgüyle bahsediyor?” diye sorunca “Biz su kullanarak her türlü kirden temizlenmeye özen gösteriyoruz.” cevabını almıştır.[4]

Değerli Müminler!

Hayatta her iyiliğin ve güzelliğin başı sağlık, sağlığın başı ise temizliktir. Geçmişte olduğu gibi bugün de salgın hastalıklar, yeryüzünü dolaşmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir köşesini tehdit eden virüsler, toplu kayıplara sebep oluyor. Rabbimize şükürler olsun ülkemizde bir vakaya rastlanmadı. Ama kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için hepimize sorumluluk düşüyor.

Muhterem Müslümanlar!

Çeşitli virüs salgınlarından etkilenmemek için tedbiri elden bırakmayalım. Temizlik kurallarına her zamankinden daha fazla riayet edelim. Ellerimizi günde birkaç defa sabunlu suyla ovalayarak yıkayalım. Ellerimiz kirli iken gözümüze, burnumuza ve ağzımıza dokunmayalım. Bedenimizin zayıf düşmemesi için bol sıvı tüketelim. Dengeli beslenelim ve düzenli uyuyalım. Hapşırırken ya da öksürürken bir mendille, mendil yoksa dirseğimizin içiyle ağzımızı kapayalım. Yaşadığımız mekânları sık sık havalandıralım. Dinimizin haram kıldığı ve bedenimizi hastalıklara açık hale getiren sigara, alkol, uyuşturucu ve benzeri zararlı maddelerden uzak duralım.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz, “Hastalıktan önce sağlığın kıymetini bilmeyi”[5] bize tavsiye etmiştir. Bazen Peygamberimizin bu uyarısını unutuyoruz. Sıhhatli bir bedene sahip olmanın değerini ancak kaybettikten sonra anlıyoruz. Oysa temiz yaşamak ve sağlığımızı korumak öncelikle bizim görevimizdir. Tedbir bizden, takdir ise Cenâb-ı Hak’tandır. Unutmayalım ki Peygamberimiz şöyle buyurur: “Allah güzeldir, güzel olanı sever; temizdir, temizliği sever; kerem sahibidir; cömertliği sever.”[6]

Yüce Rabbim, başta ülkemiz ve İslam beldeleri olmak üzere tüm insanlığı salgın hastalıklardan, bela ve musibetlerden muhafaza buyursun.

Şu an sınır ötesinde istiklal ve istikbalimiz için şanlı bir mücadele veren kahraman ordumuza zafer nasip eylesin. Âmin!

BU HUTBEYİ SESLİ DİNLEYİN!

[1] Buhârî, Tefsîr, 1-5; Müddessir, 74/1-5. [2] Müslim, Tahâret, 1. [3] Tevbe, 9/108. [4] İbn Kesir, IV, 213-214. [5] Hâkim, Müstedrek, IV, 341. [6] Müslim, Îmân, 147; Tirmizî, Edeb, 41.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Exit mobile version