Garip Bir Adak

Allah dostlarından biri olan Abdullah Kalanisi (K.S.) bir defasında gemi ile yolculuk ederken şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Gemide bulunan yolcu ve mürettebat dua ettiler ve birer adakta bulundular.

Abdullah Kalanisi’nin de bir adakta bulunması için kendisine işaret ettiler. Abdullah Kalanisi, kendisine adfakta bulunması için işaret edenler:
– Ben şu fani dünyadan alakamı kestim. Beni böyle işlere karıştırmayın, dediyse de dinlemediler ve adakta bulunması için ısrar ettiler.

Onların bu kadar ısrarları karşısındfa Abdullah Kalanisi:
– Eğer Allah beni buradan sağ salim kurtarırsa ben fil eti yemeyeceğim, diye onlara göre garip bir adakta bulunur.

Gewmi mürettabatı ve yolcular:
– Hiç insan fil eti yer mi? Neden böyle garip bir adakta bulunuyorsun?, dediler ve kendi aralarında bu zatın akli dengesinin yerinde olmadığına hükmettiler.

Bu konuşmalara kulak misafiri olan Abdullah Kalanisi:
– Şu anda gönlüme gelen budur. Ben de bu şekilde adakta bulundum, dedi.

Cenab-ı Hak onları şiddetli fırtınadan kurtarıp karaya çıkardı. Orada günler geçmesine rağmen yiyecek buılamadılar. Açlıktan yıkılacak bir haldeyken bir fil yavrusu gördüler. Hemen onu öldürüp etini yemeğe başladılar, Abdullah bin Kalanisi ahdine ve adağına sadık kaldı ve fil etinden yemedi.

Onlar:
– Burada zaruret var. Biz zaruret olduğu için yiyoruz. Sen de ye!, dediler.

Fakat Abdullah bin Kalanisi onalrın sözlerini hiç dinlemedi, gerçekten aç olmasına rağmen yine de fil etinden yemedi. Onlar fil etini yiyince aniden üzerlerine bir uyku hali çöktü ve uyuyakaldılar. Biraz sonra fil geldi. Yavrusunun kemiklerini orada görünce, önce uyuyanları tek tek kokladı. Üzedrinde yavrusunun kokusu bulunan herkesi öldürdü. Sonra abdullah bin Kalanisiye geldi. Onda koku bulamayınca sırtını çevirdi ve sırtına binmesini işaret etti. O da filin sırtına bindi. Onu bilmediği bir yere götürdü. Orada sırtında indirdi. Sehar vakti bir cemaat ile karşılaştılar, cemaat onu alıp evlerine götüürp, misafir ettiler.

İşte ahde vefa ve onun güzel bir neticesi…

Dini Hikayeler, Bayram Altan

Exit mobile version