ManşetSorularla İslamiyet

Kadınlara Özgü Haller Sorularla Cevaplar

Adet görmeyen kızın veya ihtilam olmayan erkek çocuğun mükellefiyeti ne zaman başlar?


Dini hükümlerle mükellef olma, ergen olmakla başlar. Erkek çocuklar, ihtilam olmakla; kızlar ise adet görmekle buluğa ermiş yani ergen sayılırlar.

Erkekler, genelde 12-15; kızlar ise, 9-15 yaşlar arasında buluğa ererler (ergen olurlar). Sıcak iklimlerde bu durum daha erken olabileceği gibi, soğuk iklimlerde daha geç yaşta buluğa erebilmektedir. Erkek olsun, kız olsun, 15 yaşına kadar ergenliğe ulaşamamış bir çocuk, 15 yaşını bitirdiği tarihten itibaren hükmen ergen ve mükellef sayılır (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. , II, 271- 272).

Kadınların özel halleri nelerdir?


Kadınların, hayız (adet/ay hali), nifas (lohusalık) ve istihaza (özürlülük) olmak üzere kendilerine özgü üç halleri vardır.

Hayız, ergenlik çağına giren sağlıklı kadının rahminden düzenli aralıklarla belirli sürelerle gelen kanamayı ifade eder. Bu durum, kadınların ergenlik dönemine girmelerinden menopoz dönemine kadar görülen fizyolojik bir olaydır. Türkçede bu olaya, hayız hali denildiği gibi, adet hali, adet görme, adet kanaması, aybaşı hali, tıp dilinde de ‘regl’ denilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de; ‘Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (Bakara 2/222) buyrulmaktadır.

Nifas ise, doğum yapan kadının rahminden gelen kanamaya denir. Buna lohusalık hali, böyle kadına da lohusa denir. Doğumdan veya organları beliren ceninin düşürülmesinden sonra görülen kan, nifas kanıdır. Lohusalık hali, alt sınırı olmamakla birlikte, en çok kırk gün sürer. Peygamberimiz bir hadisinde; “Lohusaya (azami) kırk gün müddet tayin edilmiştir. Kırk gün sonunda temizlenirse (ne ala! ) Aksi halde (lohusa), namaz kılmak için o kırk günü aşmaz’’ buyrulmaktadır (Darimi, Kitabu’l Vudu, 98/956).

İstihaza ise, kadınların görmüş oldukları adet ve lohusalık kanaması dışında, rahim içi damarlardan bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle oluşan kanamadır. Daha genel bir ifadeyle, kadının adet ve lohusalık dışındaki kanamaların tümüne verilen addır. Adet çağı içerisinde bulunan kadının (yaklaşık 9-55 yaş arası), üç günden az ve on günden fazla gördüğü, doğum yapan lohusanın 40 günden fazla gördüğü, 9 yaşından küçük kızların veya menopoz dönemindeki kadınların gördükleri kanlar istihaze kanıdır. Hz, Aişe şöyle demiştir: Fatıma bintu Hubeyş, Rasülullah’a hitaben: Ey Allahın Resulü ben temiz olamıyorum, namazı terk edeyim mi? Diye sordu. Rasulüllah: “Bu, ancak bir damar (kanı)dır, hayız değildir. Adet günlerin geldiği zaman namazı bırak, tamamlanınca da temizliğini yap ve namazını kıl” buyurdu (Buhari, Hayz, 11)

Hayız ve nifas ile ilgili bazı özel hükümler bulunmakla birlikte, istihaza bir özür hali kabul edildiğinden, onunla ilgili herhangi özel bir hüküm bulunmamaktadır.

Lohusalık süresi ne kadardır? Bu sürede ibadetler nasıl yapılır?


Lohusalık/nifas hali, doğum yapan veya organları belirmiş çocuk düşüren kadının doğumdan sonra kanamasının devam ettiği haldir. Böyle kadına lohusa denir. Her kadın için farklı nifas süreleri olabilir. Bu, kadınların fiziki bünyelerine, kalıtım ve çevre şartlarına göre değişir. Doğumdan veya organları belirmiş ceninin düşürülmesinden sonra görülen kan, nifas kanıdır. Lohusalık halinin alt sınırı yoktur. Hanefi mezhebine göre üst sınırı kırk gündür. Kırk günden fazla görülen kan, nifas kanı değil, özür kanıdır. Lohusalık günlerindeki akıntı bir süre kesilip sonra devam ederse, akıntının kesildiği günler de lohusalık halinden sayılır (el-Ceziri, Kitabu’l-Fıkh Ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, s. 79-80) Şafi mezhebine göre de en azının sınırı yoktur, ancak üst sınırı 60 gündür (Şirbini, Muğni’l-muhtac, Beyrut, ts. , I, 185).

Kadınlar nifas hallerinde, cinsel ilişkide bulunamaz (Bakara, 2/222); namaz kılmaz, oruç tutmaz (Buhari, Hayz, 1; Müslim, Hayz, 14, 15) ve Kabe’yi tavaf edemezler (Buhari, Hayz, 1/77 ). Bu konuda müçtehitler görüş birliği içindedirler.

Kadınlar hayız ve nifas hallerinde kılmadıkları namazları daha sonra kaza etmezler, ancak, tutamadıkları oruçları kaza ederler (Müslim. Hayz, 67-69).

Doğum yapan kadının kanaması kırk gün dolmadan kesilirse, kadın yıkanır ve ibadetlerini yapmaya başlar. Kırk gün geçtiği halde kan kesilmemişse, özürlü sayılır, yıkanarak ibadetlerine başlar.

Adet kanaması 10 günden fazla süren bir kadın ibadetlerini yerine getirmede nasıl hareket etmelidir?


Hanımların adet halleri en az üç, en çok on gün devam eder. İki adet hali arasındaki temizlik süresi ise en az on beş gündür (Darekutni, Sünen, Hayz, 61). Bu süre daha uzun da olabilir. Bazı kadınların adet günleri, düzenlidir. Adet günlerinin değişmesi de söz konusu olabilir. Önceki mutat ay hali mesela altı gün olan bir kadın daha sonraki ayda altıncı günün bitiminde temizlenmeyip kan görmeğe devam etse, bu durum on günü aşmadıkça normal adeti olan altı güne ilaveten kan gördüğü günler de ay halinden sayılır. Kısaca kaç gün kan görmüşse o günler ay hali günleridir. Adeti olan altı günden sonra kan görmeğe devam ettiği günlerde de ay hali hükümleri geçerli olur (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. I, 26-27).

Fakat aynı kadın bu altı günün bitiminde temizlenmeyip kan görmeğe devam eder ve bu süre on günü geçer ve mesela on iki güne ulaşırsa bu kadının ay hali altı gün olarak kabul edilir. Altı günü on iki güne tamamlayan son altı günlük sürede görülen kan istihaze yani özür kanı sayılır. Onuncu günden sonra görülen kan her halükarda özür kanı olduğu için kadın bu günlerde namazını kılar, orucunu tutar. Mutat günleri olan altı günü, on güne tamamlayan dört günde kılmadığı namazları, tutmadığı oruçları ihtiyaten kaza eder (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 30).

Adet kanı farklı renklerde olabilir mi? Adet günlerinden önce ve sonra görülen farklı renklerdeki sıvılar adet kanı sayılır mı?

    Ergenlik çağına gelen bir kadından, hastalık sebebiyle olmaksızın gelen kan hayız kanıdır. Hayız kanı, siyah, kırmızı, yeşilimtırak ve sarı olabileceği gibi bulanık yahut toprak renginde de olabilir (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 27).

Adet dönemi başlamadan birkaç gün önce başlayan akıntının hükmü nedir? Bu esnada ibadet yapılabilir mi?


Adet gören kadınlardan gelen ve kan renginde olmayıp bulanık olan akıntılar -konuyla ilgili farklı görüşler olmakla birlikte- ister adet günlerinin başında, ister sonunda olsun hem başta hem de sonda hayız kanından sayılır. (Merginani, Hidaye, I, 32, Beyrut, 1410/1990; Mevsıli, İhtiyar, I, 37, Beyrut 1423/2002) Buna göre, adet öncesi sürekli akıntılar gören bir kadın, bu akıntıların başlamasından itibaren adet günü sona erene kadar namaz kılmaz. Ancak 10 gün geçtiği halde akıntı devam ediyorsa 10 günden sonraki akıntılar hayızdan değil özür kanıdır. Akıntısı 10 günden fazla devam eden bir kadın, “özür sahibi” kimselerin yaptığı şekilde abdest alır ve namazını kılar (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. I, 29-30).

Hamile bir bayanın kanama görmesi adet hükmünde midir?


Hamile bir bayanın gördüğü kanama adet değil, istihaze (özür) kanıdır. İstihaze kanı, vücudun herhangi bir yerinden akan kan hükmündedir. Bu kanın akmasıyla yalnız abdest bozulur, gusül gerekmez (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. I, 27).

İstihaze kanının süreklilik arz etmesi halinde genel özürlülük hükümleri geçerli olur. Buna göre sürekli kan gören hamile bir kadın, her namaz vaktinin girmesi ile yeni bir abdest alır; başka bir sebeple bozulmadıkça bu abdest o vakit çıkıncaya kadar geçerli olur (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. I, 29).

Cünüp olan bir bayan, henüz gusletmeden önce adet olsa, ayrıca gusül alması gerekir mi?


Cünüp olup da henüz gusletmeden önce adet görmeye başlayan bir kadının hemen gusletmesi şart değildir, guslü adetinin bitimine kadar geciktirebilir (Zebidi, El-Cevheratu’n-Neyyira, Mektebetu Hakkaniyye, Pakistan, ts. , I, 13; İbn Nüceym, el- Bahru’r-raik, Daru’l-Marife, Beyrut, ts. , I, 64). Ancak bu durumda olan bir kadın adetinin bitmesini beklemeden temizlik amacıyla boy abdesti alabilir.

Menopoz döneminde ibadetler nasıl yerine getirilir?


Menopoz, kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi, adetten kesilme, adet görmeme hali demektir. Menopoz dönemine geçiş esnasında adet düzensizlikleri ve adet günlerinde değişiklik meydana gelebilir. Fıkıh kitaplarında, menopoza giren bir kadının 55 yaşını doldurmadıkça, kendisinden gelen kanın adet kanı olduğu belirtilmektedir. Ancak bu, herhangi bir ayete veya hadise dayanmamaktadır (İbn Abidin, Haşiyetu Redd’i-Muhtar, Beyrut, 1421/2000, III, 515). Günümüzde tabiplerin belirttiğine göre menopoza giren bir kadın, ilk bir sene içersinde tekrar adet görebilir. Bu durumdaki kadın, normal adetlinin yapamayacağı şeyleri yapamaz. Ancak bir sene geçtikten sonra görülen kan, özür kanı olarak kabul edilmektedir. Fakat en iyisi bu durumda olan kadının bir kadın doğum uzmanına muayene olup, kanamasının adet kanaması mı yoksa özür mü olduğunu tespit ettirmeli ve ibadetlerini ona göre yapmasıdır.

Menopoz dönemindeki düzensiz akıntılarda namaz nasıl kılınır?


Menopoz dönemindeki bir bayanın düzensiz kanamaları, adet değil, istihaza/özür akıntısı olarak kabul edilir (Kasani, Bedaiü’s-Senai, 1406 /1976, Beyrut, III, 200).

Bu durumda kendisinden devamlı kan gelen bir kadın, özürlü hükmünde olduğundan her vakit için abdest alır ve mazeret teşkil eden rahatsızlığından başka abdest bozan bir hal meydana gelmedikçe, bu abdestle o vakit içerisinde dilediği kadar namaz kılar ve diğer ibadetleri yapar. Namaz vaktinin çıkmasıyla veya başka abdest bozan bir halin meydana gelmesiyle abdesti bozulur (Mevsıli, el-İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 29).

Kadınlar adetli iken namaz kılabilirler mi?


Kadınlar adetli iken namaz kılmazlar, oruç tutmazlar. Adetli kadının namaz kılmasının ve oruç tutmasının caiz ve sahih olmadığında, yani adetin bu iki ibadetin ifasına engel bir mazeret sayıldığında fakihler görüş birliğindedir.

Adet süresince terk edilen namazların kaza edilmesinin gerekmediği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı hususlarında da görüş birliği vardır. (Abdurrahman el-Ceziri, Kitabu’l-Fıkhi ale’l- Mezahibi’l-Erbea, I, 133) Hz. Aişe (r.a.), Rasulüllah döneminde kendileri adet gördüklerinde tutamadıkları oruçları kaza etmekle emrolunduklarını, kılamadıkları namazları ise kaza etmekle emrolunmadıklarını söylemiştir. (Buhari, Hayz, 20 Müslim, Hayz, 15) bu uygulamalar Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bilgi ve onayı dahilinde cereyan etmiştir.

Kadınlar adetli veya loğusa iken dua edebilirler mi?


Hanımlar adet günlerinde veya nifas (loğusalık) hallerinde iken dua edebilirler; zikir ve dua anlamı taşıyan ayet-i kerimeleri okuyabilirler. Bunun yanında, Kelime-i şehadet, Kelime-i tevhid, istiğfar, salavat-ı şerife getirebilirler. Aynı şekilde tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini eserleri okuyup mütalaa edebilirler (Merğinani, el-Hidaye, I, 31; İbn Nüceym, Bahru’raik, I, 49; Şirbini, Muğni’l-Muhtac, Beyrut, 1418/1997, I, 120-121, 172).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Sıkça Sorulan Sorular Fetva Bölümü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu