HutbelerManşet

İman

Kardeşlerim!

Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaat edilmekte olan cennetle sevinin!’”1

Bir   hadis-i   şerifte   ise   Peygamberimiz (s.a.s)   şöyle   buyuruyor:   “Şu   üç   özellik   kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Resûlünü   her   şeyden   çok   sevmek.   Bir   kimseyi yalnızca  Allah  rızası  için  sevmek.  Allah  kendisini iman ile şereflendirdikten sonra, ateşe atılmaktan kaçınırcasına, küfre dönmekten kaçınmak.”2

Aziz Kardeşlerim!

İman,  Allah’ın varlık ve  birliğini,  O’nun sevgili elçisi Muhammed Mustafa (s.a.s)’in peygamberliğini ve o Rahmet Peygamberinin Allah’tan getirdiği hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. İman, insanın iç dünyasında    doğuştan    sahip    olduğu    temizlik    ve berraklığın, tüm hayatını kuşatması ve gönlünü Yaratıcısına tarifi imkânsız bir sevgiyle bağlamasıdır. Allah’a   olan   bu   sevgi   ve   bağlılık,   kişiyi   fikir buhranlarından, niyet bozukluklarından, bunalımlardan, açmazlardan, dengesizliklerden kurtarır. Bu ulvi duygu sayesinde insan, basit dünya hesaplarının dışına çıkar; hem bu dünya hem de ebedi âlem için büyük gayelerin, engin düşüncelerin insanı haline gelir.

Kardeşlerim!

İmanın  temelinde  büyük  bir  muhabbet  ve  sevda yatar. Rabbimizin rızasına giden  yolda birçok çile ve sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Ancak müminler olarak, durum her ne olursa olsun bunların Yüce Mevlamız tarafından sadakat ve sabrımızın sınandığı birer imtihan olduğunu gönülden kabul ederiz. Hiçbir zaman endişeye düşmez, asla ümitsizliğe kapılmayız. “Lütfun da hoş kahrın da hoş” ifadesinde anlamını bulan bir teslimiyet gösteririz.  “Secde  et  ve  Rabbine  yaklaş!”3   ayetinin emri gereği, Rabbimize daha bir gönülden secde ve dua ederiz.   Rabbimizin   Kerim   Kitabımızdaki   emir   ve yasaklarına itaati en büyük sorumluluk biliriz. İşte bu bilinç,   bizlerde   her   daim   var   olduğu   sürece   bizi kulluğun, teslimiyetin ve  sadakatin zirvesine çıkaracaktır.

Kardeşlerim!

İman,  kötülüklere,  şerlere  karşı  bir  kilit;  hayra, güzelliklere açılan bir penceredir. O pencereden bakıldığında  ahlak,  adalet,  şefkat,  merhamet, hakkaniyet, saygı ve sevgi görülür. Sadık bir iman ile konuşma hikmete, sükût tefekküre,   çalışma   ibadete,   bakış   ferasete   dönüşür. Hayat, nezaket, nezafet ve zarafetle yaşanır. Dostluklar vefalı, arkadaşlıklar beklentisiz ve samimiyet yüklü olur. Yüzlerden tatlı tebessümler yayılır. Dertler paylaşılır; muhtaçların, çaresizlerin derdine çare olunur. Sevinçler ortaklaşa yaşanır. Küçükler sevgi, büyükler saygı görür.

Sadık bir iman ile nefisler terbiye ve tezkiye edilir, tertemiz olur. Aileler huzur ve mutluluk yuvasına dönüşür. Çocuklar, şefkatle büyürler. Gençler, güvenle geleceğe  bakar,  neşeyi  imanda  bulurlar.  Herkes birbirinin hak ve hukukuna riayeti imanî ve insanî bir sorumluluk olarak kabul eder. Kâmil bir iman ile sevgiler de yergiler de övgüler de hep Allah için olur. İnsanlar birbirlerini Allah için severler. Allah için affederler. Allah için yardımlaşırlar. Allah için paylaşırlar. Allah için fedakârlıkta bulunurlar.

Kardeşlerim!

Biz müminlere düşen işte böylesi bir iman, anlayış ve teslimiyeti gönlümüzün derinliklerine yerleştirmektir. Allah’a tam bir sevgi ve bağlılık gösterebilmektir. Her daim düşüncelerimizi daha halis, ibadet ve taatlerimizi daha istikrarlı, tutum ve davranışlarımızı örnek hale getirebilmektir. Kulluk ve ahlâkımızı daha da güzelleştirebilmektir. Unutmayalım ki bu gayret bize Allah’ın sevgisini ve dostluğunu kazandıracaktır. Özümüzde, ailemizde, mahallemizde, işimizde topyekûn bütün bir toplumda huzur iklimini yaşatacaktır. Allah’a iman, teslimiyet ve kulluk yolundaki çabamız bizi canlı, dipdiri bir millet haline getirecek, sağlam hisarlar gibi dimdik ayakta tutacaktır.

Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in bu meyanda yaptığı bir dua ile sonlandırmak istiyorum:

“Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle! Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı sevdirme, kerih göster! Bizi doğru yolda olanlardan eyle!”4

 

1 Fussilet 41/30.

2 Müslim, Îmân, 67.

3 Alak, 96/19.

4 İbn Hanbel, III, 424.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu