Manşet

Kutlu Doğum Haftası Strazburg’da coşkuyla kutlandı

Kutlu Doğum Haftası Avrupa açılış programı Fransa’nın Strazburg şehrinde yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Strazburg Zenith Salonu’nda gerçekleşen açılış programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez katıldı.

Fransa’dan ve çevre ülkelerden binlerce kişinin Zenith Salonu’nu doldurduğu açılış programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Avrupa ’nın çeşitli şehirlerinden salonu dolduran binlerce Peygamber sevdalısını selamlayarak, “Elli yıl önce mübarek Anadolu topraklarından kopup Fransa’yı, Avrupa’yı vatan edinmiş kıymetli kardeşlerim! Bütün zorluklara rağmen kimliğinizi muhafaza ederek, içinde yaşadığınız toplumla barış içinde yaşayarak, varlığınızı, inançlarınızı, değerlerinizi koruduğunuz için hepinizi gönülden tebrik ediyorum” diyerek sözlerine başladı.

Muhammed ismini taşıyan gençleri selamlayan Başkan Görmez, Muhammed ismini iftiharla taşımaları gerektiğini belirterek şöyle konuştu;

“Muhammed ismini iftiharla taşıyın…”

Strazburg’da, Paris’te, Lyon’da, Avrupa’nın şehirlerinde yaşayan ve adı Muhammed olan, Ahmed olan, Mustafa olan bütün çocuklarımızı, gençlerimizi selamlıyorum. Onlara diyorum ki, ‘Taşıdığınız isim, yeryüzünde bütün alemlere rahmet olarak gönderilen büyük bir Peygamber’in adıdır. Yeryüzüne barışı, adaleti, hakkı getiren Hz, İsa’ya ‘kardeşim’ diyen, Hz. Musa’ya ‘kardeşim’ diyen, Hz. İbrahim’e ‘atam’ diyen, Hz. Adem’e ‘babam’ diyen Muhammed Mustafa’nın ismidir. Siz o isimle iftihar edebilirsiniz.

“Başka coğrafyalarda İslam’dan kaynaklanmayan, Peygamber’imizle hiçbir ilişkisi olmayan cinayet şebekesinin işlediği suçlardan dolayı başınızı öne eğmeyiniz…”

Adı Muhammed olan, Mehmet olan, Ahmet olan, Mustafa olan bütün gençlerimize,  anne babalarına sesleniyorum, ‘başka coğrafyalarda binlerce kilometre ötede, asla İslam’dan kaynaklanmayan, sevgili Peygamber’imizle hiçbir ilişkisi olmayan cinayet şebekesinin işlediği suçlardan dolayı sakın ha sakın başınızı öne eğmeyiniz’ Zira hepimiz biliyoruz ki Paris’i, Ankara’yı, İstanbul’u, Brüksel’i kana bulayanların, bu cinayetleri işleyenlerin yaptıkları işlerin; insanlığa barış, rahmet ve merhamet getiren İslam ile merhamet ve hikmet yüklü adalet Peygamber’i Muhammed Mustafa ile, Kerim kitap ile asla ilişkisi yoktur.

“Başka dünyalarda işlenen cinayetlerin hesabı tüm Müslümanlardan sorulamaz…”

Buradan bütün Batılı dostlarımıza bir hitabım olacak. ‘Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, Afrika’larda, Orta Doğu’da, Asya’larda işlenen cinayetler, o toprakların sömürgelerden, istibdat rejimlerden sonra, küresel güçlerin çatışma alanı haline getirildikten sonra yaralı bilinçlerin; savaşın, şiddetin gölgesinde işledikleri cinayetler olduklarını biliyoruz. O cinayetlerin sorumluluklarını yanı başınızda yaşayan adı Ahmet, Muhammed, Ayşe, Fatıma olandan hesabını sorma hakkına ve salahiyetine sahip değilsiniz’

“İnsanlığı yeniden yüceltmek için gelin birlik olalım…”

Bugün Kutlu Doğum Haftasının açılışını yapıyoruz. Sizlerde yüreğinde Peygamber sevdasıyla Avrupa’nın muhtelif yerlerinden akın akın buraya geldiniz. Üzerinde durduğumuz üç başlık var. ‘İnsanlığı diriltmek için gelin birlik olalım’, ‘İnsanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım’, ‘İnsanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ Bugün insanlık bir değersizleşme, değersizleştirme girdabına girmiş bulunmakta. Sadece değerlerini değil, kendisine değer kazandırmak için gelen ilahi dinleri de değersizleştiriyor. Bugün insanlık merhametini kaybediyor. İnsanlık sadece merhametini değil, aynı zamanda Allah’ın yeryüzüne rahmet olarak gönderdiği dinlerin merhametini de bozuyor. İnsanlık eliyle dinler değişiyor. Dinler bozuluyor. Dinler yeryüzüne barışı, adaleti, hakkı, merhameti getirdiği halde insanlar dinleri kendi hevalarına göre yorumlayarak, kendi ideolojilerinin yanlışlarını Allah’ın dinlerine onaylatmaya kalkışıyor. Merhametsizlik girdabı içinde insanlık. Yeryüzünde büyük zulümler işleniyor. Hem Müslümanlar hem bütün insanlar yapıyor bu hatayı.

“Keşke insanlar yeryüzünde hiçbir canlıya kast etmese…”

ABD ’de sinek ilacının kullanılmasının yasak olduğunu öğrendim. ‘Ne kadar güzel’ dedim. Tabiatın dengesi bozulmasın diye karar alınmış. ‘Ne kadar güzel’ dedim. ‘Keşke aynı hassasiyet Irak’ta katledilen bir buçuk milyon insana da gösterilseydi’ dedim.
Keşke biz insanlar yeryüzünde hiçbir canlıya dokunmasak, keşke biz aynı hassasiyeti Suriye’de katledilen 500 bin insana karşı da yapabilseydik. Keşke biz Afrika’da katledilen milyonları bulan insana karşı da aynı şefkati merhameti de gösterebilseydik. İyilikle kötülük bir değildir. Bütün kötülükleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu iyilik yapmaktır. Karanlığı ortadan kaldırmanın yolu mum yakmaktır. En azılı düşmanlıkları en sıcak dostluklara dönüştürmeyi ister misiniz? O zaman size yapılan bütün kötülüklere karşı iyilikle mukabele yapınız. Şiddet şiddetle ortadan kalkmaz. Kan kanla temizlenmez. Kötülük kötülükle ortadan kaldırılmaz. Bütün kötülükleri ortadan kaldıracak yegane güç iyiliktir. Çirkinliği ortadan kaldırmanın yolu güzellikte ısrar etmektir. Yanlışları ortadan kaldırmanın yolu doğruluktur. Sakın doğruluktan ayrılmayın, doğruluk sizi iyiliğe, iyilikte sizi cennete götürür.

“Nerede yaşarsak yaşayalım hepimize düşen görev, kimliğimizi muhafaza etmektir…”

Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın, ister kendi öz vatanınız Anadolu’da, ister Avrupa’da nerde yaşarsanız yaşayın hepimize düşen en büyük görev; kendi varlığımızı, kimliğimizi muhafaza etmektir. Kimliği oluşturan temel unsurlar vardır. Dil, tarih, kültür… Kimliği oluşturan önemli unsurlardır. Ancak tarih bize şunu gösteriyor, inancını kaybeden dilini, kültürünü, tarihini, bütün kimliğini kaybediyor. Birinci vazifemiz nerede yaşarsak yaşayalım inancımızı korumalıyız. Kimliği oluşturan dili, kültürü korumalıyız. Dua ve niyazım şudur ki, bu topraklarda yaşayan hiçbir yavrumuz asırlar sonra bile İslam ’dan, sevgili Peygamber’imize ümmet olmaktan, Allah’a kul olmaktan, Rahman’a secde etmekten asla mahrum olmasın.

“Bütün inançları barış içerisinde birlikte yaşatmış bir medeniyetin çocukları olarak başka medeniyetlerden bunu isteme hakkına da sahibiz…”

İçinde yaşadığınız toplum hangi inançtan olursa olsun onlarla barış içinde, birlikte yaşayacaksınız. İslam ’ın erdemini, faziletini, sulhunu, barışını onlara göstereceksiniz. Tarih boyunca biz bütün inançları barış içerisinde birlikte yaşatmış bir medeniyetin çocuklarıyız. Başka medeniyetlerden bunu isteme hakkına da sahibiz.

“Üstünlük ancak insanı insan kılan yüce değerlerdedir…”

Veda Hutbesiyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini mukayese ederiz. Daha bu asrın içindeyken derileri siyah olduğu için insan kabul edilmeyen kardeşlerimiz vardı. Ama Veda Hutbesinde sevgili Peygamberimiz bütün insanlığa şöyle hitap etmiştir, ‘Ey insanlar, sizin Rabbiniz birdir. Sizin babanız da birdir. Hepiniz Ademdensiniz. Adem de topraktandır. Arap’ın Acem ’e, Acem ’in Arap ’a üstünlüğü yoktur. Siyahın beyaza, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak insanı insan kılan yüce değerlerdedir. Sevgili Peygamberimiz bu insanlık ilkesini, eşitlik ve özgürlük ilkesini on dört asır önce insanlığa ilan etmiştir.
Bugün Müslümanlar onun getirdiği değerlerden uzaklaştı. Onun için acılar içinde kıvranıyoruz. Irkçılık, renk ayrımı, etnik köken ayrımı İslam ’ın gözünde reddedilmiştir. O yüzden biz bu sene Tevhit ve Vahdet üzerinde duruyoruz.

“Tevhit medeniyetinin insanları, insanlığa merhametle bakar, bütün insanlığı kardeş kabul eder…”

Tevhit soyut bir inanç değildir. İnsanla kainatın, zamanla mekanın, akılla kalbin, ruhla bedenin birliğidir. Vahdettir. Bütün insanların birliğidir. Hepsinin Adem ’in çocukları olduğu, Allah’ın nazarında tarağın dişleri gibi eşit olduğu İslam ’ın en temel ilkesidir. Tevhide inananlar var oluşun gayesini bilirler. Tevhit, bir varlık felsefesi, kültür yorumu, tarih ve medeniyettir.
Tevhit medeniyetinin insanları, bütün insanları insan olarak Adem ’in Havva ’nın çocukları olarak görür. Tevhit medeniyetinin insanları, insanları eşit görür, şirki reddeder. İnsanları kardeşler topluluğu olarak görür. Bütün insanlığa merhametle bakar. İnsanlığı kardeş kabul eder.

“Allah birliğimizi daim etsin…”

Bizleri İslam ile kardeş kılan Allah’a hamdolsun olsun. Bize bu vahdet, birlik bilincini bahşeden sevgili Peygamber’imize selam olsun. İnsanlığı yeniden yüceltmek için gelin birlik olalım. Allah birliğimizi daim etsin.

Program gül takdimiyle sona erdi.

Fotoğraflar Videolar

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu