HutbelerManşet

RAHMÂN’IN MÜMİN KULLARI

Aziz Kardeşlerim!
Bir âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “ ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip, istikamet üzere olanlar var ya. Onların üzerine melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin!’ ” 1

Bir hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Mümin, bal arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder”2

Aziz Müminler!
Rabbimiz, bizlere Yüce bir Kitap indirdi. Örnek bir Peygamber gönderdi. İnsanca bir hayatı, mümince bir duruşu Kitabında ve Resûlü’nün örnekliğinde bizlere öğretti. Geliniz, bugünkü hutbemizde Kur’an-ı Kerim’in tanıttığı ve Peygamberimizin örnek yaşantısıyla gösterdiği bir müminin vasıflarını hep birlikte bir kez daha hatırlayalım.

Kardeşlerim!
Mümin, Allah’ın varlığına ve birliğine gönülden iman eden kişidir. Allah’ın meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini; ahireti, kaderi, Muhammed Mustafa (s.a.s)’in Allah katından getirdiklerini tereddütsüz tasdik edendir. Peygamberinin örnek ahlakını hayata dönüştürendir mümin.

Kardeşlerim!
Kur’an’da bizlere takdim edilen müminler, yaratılış gaye ve hikmetinin farkında olanlardır. Gördüklerine duyduklarına, yaşadıklarına tefekkür, tezekkür ve ibret nazarıyla bakanlardır. Kulluk ve ibadet bilinciyle yaşayanlardır. Namazlarını, şuur ve huşuyla eda ederek, miraç bilenlerdir. Zekâtı sırf Allah rızası için, gönülden verenlerdir. Oruçlarını kötülüklere kalkan kılanlardır.
Rahmân’ın has kullarıdır müminler. Kalpleri, Allah’ı hamd ve zikirle mutmain olur. O’nun ismi anıldığında yürekten, derin bir saygı duyarlar. Allah’ın âyetlerine, emir ve yasaklarına kör ve sağır kesilmezler. Bütün bunları doğru anlamaya, en güzel şekilde yaşamaya gayret gösterirler.

Kıymetli Kardeşlerim!
Tevazu sahibidir müminler. Kibirlenmezler. Gururlanmazlar. Üstünlük taslamazlar. Vakurdurlar. Dünya ve âhiretlerine faydası olmayan boş söz, tavır ve tutumlardan uzak dururlar. Cahillerin sataşmasına sadece “selâm!” diyerek karşılık verirler.
Tevekkül ehlidir müminler. Sadece Allah’a dayanıp güvenirler. Sadece O’ndan yardım isterler. Hata ve günahlarına tövbe ederler. Yanlışlarını bilerek, ısrarla sürdürmezler. Her daim sabrı kuşanırlar. Zorluk ve musibetler karşısında yılmazlar, ümitlerini yitirmezler. Hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle, ِجعُو َن ْي ِه َرا ا اِلَ aidiz a’Allah şeyimizle her Biz “اِنَّا ِهّلِلِ َواِنََّّٓ ve O’na döneceğiz.” diyerek teslimiyet ve metanetlerini dile getirirler. Öfkelerini yenerler. Kendilerine yapılan kötülükleri affederler.

Aziz Kardeşlerim!
Müminler, doğruluğu, sadakati kendilerine şiar edinirler. Yalandan, yalancı şahitlikten, aldatmadan kaçınırlar. Verdikleri sözden kesinlikle dönmezler. Emanete asla ihanet etmezler. Hak ve hukuktan ayrılmazlar. İffet ve haysiyetlerini korurlar. İnsanca bir yaşam uğrunda mücadeleden bir an olsun geri durmazlar. Yoklukta ve varlıkta Allah yolunda hiçbir fedakârlıktan kaçınmazlar.

Birbirlerinin dostları ve kardeşleridir müminler. Birbirlerini yalnızlığa terk etmezler. Başkalarının kötülüğünü istemezler. Şerde değil, hayırda yarışırlar. Kötülükte değil, iyilikte yardımlaşırlar. Şefkat ve merhameti elden bırakmazlar. Zulme, şiddete, vahşete geçit vermezler. Birbirlerinin saygınlığına gölge düşürmezler, hadlerini aşmazlar. Hiçbir zaman itidalden ayrılmazlar. Nazargâh-ı İlahî olan gönlü incitmezler. Hele hele Allah’ın mükerrem ve haram kıldığı bir cana asla kıymazlar.

Aziz Kardeşlerim!
İşte bütün bunlar, Rabbimizin Yüce Kitabında haber verdiği mümin kullarının vasıflarıdır. Bu güzelliklere sahip olanlara ne bir korku vardır ne de bir hüzün. Onlar, Allah’ın sonsuz mağfiretine ve ebedi cennetine ulaşacaklardır. Orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. İkramların en güzeliyle ağırlanacaklardır.

Ne mutlu Rahmân’ın has kullarına! Ne mutlu yaratılış gaye ve hikmetine uygun yaşayarak Allah’ın rızasını kazananlara! Ne mutlu yolu huzura çıkanlara!
Ne mutlu fâni âlemi bâki bir kazanca dönüştürenlere! Yüce Rabbimiz, hepimizi sevdiği ve razı olduğu kullarından eylesin.

1 Fussilet, 41/30. 2 İbn Hanbel, II, 199; Hâkim, Müstedrek, I, 110. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu