HutbelerManşetÖzel Bölüm

Hayırda Yarışmak

Değerli Mü’minler!

İslam dini bütün insanları hayra davet etmekte ve bizlerden faydalı işler yapmamızı istemektedir. Aynı zamanda iyilik yolunda da başkalarına örnek olmayı ve hayırda yarışmayı teşvik etmektedir. Nitekim dinimizin üzerinde en çok durduğu ve teşvik ettiği konulardan biri olan iyilik ve hayırda yarışma hususunda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “İyiliklerde yarışın. Zira hepinizin dönüşü Allah’adır.”[1]

Mümin hayırda öncü olmalı, günahlardan ise devamlı kaçınmalıdır.  Bu konuda Allah Rasûlü (s.a.v) şöyle buyurmaktadır. “İnsanlardan öyleleri vardır ki, onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler. Öyleleri de vardır ki, şerre anahtar, hayra kilittirler. Allah’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! Allah’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun!”[2]

Kıymetli Müminler!

Müslüman, hem kendisi hem de tüm insanlık için hayrı isteyen, hayra teşvik eden ve kötülüklerden uzaklaşıp başkalarını da uzaklaştırmaya çalışan kişi olmalıdır. Bunu da Allah rızası için yapmalıdır. Bu amelin maddi ve manevi kazancına dair  “Allah bu ümmete, ancak zayıfların duaları, namazları ve ihlâsları sayesinde yardım eder”[3]  “Siz, güçsüzleriniz sayesinde rızka ve zafere kavuşursunuz”[4]   buyuran Peygamber Efendimiz, hayırda yarışmanın ne derece önemli olduğunu beyan etmektedir.

Hayrın, çeşitli yolları vardır. Onlardan biri de yardım için aracı olmak hayra vesile olmaktır. Sevgili peygamberimiz (s.a.v): “Bir hayra delâlet eden, onu yapan kimse gibi sevap kazanır”[5]  buyurmuştur. Yardımlaşmak ve buna vesile olmak; sosyal coşkuyu imar eder, sevgi ve saygıyı artırır. Veren el; sahibi için manevi huzura ve hayır duaya dönüşür.

 

Ebedi âlem boyutunda hayrın ve hayırda yarışmanın “iyi ki yapmışım” denilecek bir ameli salih olduğu her daim müjdelenmektedir. Bundan mahrum olanların da ahırette büyük pişmanlık içinde olacağı muhakkaktır. Nitekim Sevgili peygamberimiz (s.a.v), o zor günü şöyle tasvîr etmektedir: “Allah, sizin her birinizle tercümansız konuşacaktır. Kişi sağ tarafına bakacak; âhirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek. Soluna bakacak; âhirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak; karşısında cehennemden başka bir şey göremeyecek. O hâlde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun. Bunu da bulamayan, güzel bir söz (söyleyip gönül almak sûreti) ile kendisini korusun.”[6]

Aziz Mü’minler!

Her konuda olduğu gibi hayır konusunda da bizlere örnek olan Efendimiz (s.a.v): “Ey Allâh’ın Resülü! Hangi sadakanın sevâbı daha büyüktür?”  sorusuna: “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, fakir düşmekten endişe ederek cimriliğe meylettiğin bir zamanda ve daha çok zengin olmayı hayal ederken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. Bu işi can boğaza gelip de; ‘Falana şu kadar, filâna bu kadar’ demeye bırakma. Zaten o mal, vârislerden şunun veya bunun olmuştur”[7] buyurarak bizleri ikaz etmektedir.

Değerli Kardeşlerim!

İnsanların en hayırlısı insanlara hayrı dokunandır. O halde biz de birbirimizle hayırda yarışalım. Zira bu uğraşlar, insanı manevi açıdan mutlu ettiği gibi onun cennete girmesine de vesile olacaktır. Unutulmamalıdır ki bu yarış, kaybedeni olmayan ve sonunda herkesin kazanacağı bir yarıştır. Rabbimiz hayırlı amellerle uğraşmayı, hayırlara vesile olmayı, hayırda yarışmayı ve bu yarışta kazanmayı bizlere nasib eylesin.

Değerli Müminler!

Millet olarak Malazgirt Meydan Muharebesinden Dumlupınar Meydan Muharebesine kadar birçok zaferler yaşadığımız bir haftada bulunuyoruz. Bu münasebetle milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlar, bütün şehitlerimize rahmet dileklerimizi ve minnet duygularımızı sunarız. Allah, milletimizi bir daha Kurtuluş Savaşı vermek zorunda bırakmasın.

 

Nuh ALTUNAY

Altıntepsi Yeni Cami İmam-Hatibi/BAYRAMPAŞA



[1] Maide, 5/48

[2] İbn-i Mâce, Mukaddime, 19

[3] Nesâî, Cihâd, 43

[4] Müslim, İmâre 133; Ebû Dâvûd, Edeb 115; Tirmizî, İlim 14

[5] Ebû Dâvûd, Edeb, 114-115

[6] Buhârî, Zekât, 9, 10, Rikâk, 31, Tevhid, 36

[7] Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu