Çocuk ve İsim Sözlüğü

İsim anlamları – S

SAYIL: (Tür.) – Saygı gör, sözün dinlensin, değerin artsın. Değerli, saygıdeğer. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SAYILGAN: (Tür.) Er. – Kendini saydıran, saygın kimse.

SAYINBERK: (Tür.) Er. – Kendisine saygı gösterilen insan.

SAYINER: (Tür.) Er. – Değerli, saygı duyulan kimse.

SAYKAL: (Tür.) Er. – Düz, düzgün, pürüzsüz. Gösterişli.

SAYKUT: (Tür.) Er. – Uğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.

SAYMAN: (Tür.) Er. – Hesap işleriyle uğraşan kimse.

SAYRAÇ: (Tür.) – Öten, cıvıldayan, şakıyan. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SAYRAK: (Tür.) – (bkz. Sayraç). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SAYYAD: (Ar.) Er. – Avcı. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.

SAZAK: (Tür.) Er. 1. Kuvvetli ve soğuk esen yel. Soğuk yelle birlikte yoğun hafif kar. 2. Bataklık, sazlık. 3.Küçük pınar, kaynak.

SAZAN: (Tür.) Er. – Göllerde ve sazlık yerlerde yaşayan bir tatlısu balığı.

SÂZKÂR: (Fars.) Er. 1. Uygun, münasip. 2. Türk müziğinde birleşik bir makam. 3. Saz çalan sanatkar.

SEBA: (Ar.) Ka. – Yedi. İslam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi sayısının kutsal bir nitelik taşıdığına inanırlardı, “yedi” sayısı.

SEBAHAT: (Ar.) Ka. – (bkz. Sabahat).

SEBAT: (Ar.) Er. – (bkz. Sabit).

SEBATI: (Ar.) Er. – Sebatlık, sözünde kararında durma. Sebatlı, sözünde duran.

SEBİH: (Ar.) Er. – Yüzme, yüzüş.

SEBİL: (Ar.) 1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. Hayır için parasız dağıtılan su. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEBLA: (Ar.) Ka. – Uzun, kirpikli göz.

SEBRE: (Ar.) Er. – Ölçülü, deneyimli. Sahabeden bu ismi taşıyanlar olmuştur.

SEBUÇE: (Fars.) Ka. – Küçük kap. Küçük testi.

SEBÜK: (Tür.) Er. 1. Hafif, yeğni. Çabuk hızlı. Ağırbaşlı olmayan. 2. Sevgili, aziz.

SEBÜKALP: (Tür.) Er. – Hızlı, atak, yiğit.

SEBÜKTEKİN: (Tür.) Er. – (bkz. Sebük).

SECAHAT: (Ar.) Er. -Yumuşak huyluluk.

SECÂVEND: (Fars.) Er. – Kur’an-ı Kerim’i manasına uygun olarak okumak için konulan durak işaretleri.

SECCAC: (Ar.). – Çağlayan. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SECİYE: (Ar.) Er. – Yaratılış, huy, karakter tabiat. İyi huy.

SEÇGÜL: (Tür.) Ka. – Seçilmiş gül.

SEÇİL: (Tür.) Ka. – Benzerleri arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör.

SEÇKİN: (Tür.) Er. – Seçilmiş, ayrılmış benzerlerinden üstün olduğu için ayrılmış, mümtaz, güzide.

SEÇKİNER: (Tür.) Er. – (bkz. Seçkin).

SEDA: (Ar.) Ka. – Ses. Yankı.

SEDACET: (Ar.) Ka. – Sadelik.

SEDAD: (Ar.) Er. – Doğruluk, hak. Doğru ve haklı. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.

SEDEF: (Ar.) Ka. 1. Bazı deniz hayvanlarının (midye, istiridye gibi) sert, beyaz ve parlak kabuğu. 2. Bu kabuktan yapılmış veya süslenmiş eşya.

SEDEN: (Tür.) Ka. – Uyanık, tetikte, gözü açık olan.

SEDİD: (Ar.) Er. – Doğru hak. (bkz. Sedad).

SEFA: (Ar.) Er. 1. Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. 2. Eğlence, zevk, neşe.

SEFER: (Ar.) Er. 1. Bir yerden bir yere gitme, yolculuk, seyahat. 2. Savaş hazırlığı. Savaşa gitme. Harp, savaş. 3. Gemilerin kalktıkları limana tekrar dönünceye kadar yaptıkları fiil. 4. Istılahta:Şer’i bakımdan üç gün üç gecelik (veya onsekiz saatlik) yola gitmek için kişinin oturduğu yerden ayrılması. 5. Defa, kere. 6. Arabî ayların ikincisi.

SEFFAH: (Ar.) Er. – Güzel söz söyleyen, hatip. Cömert, eli açık.

SEFİNE: (Ar.) Ka. 1. Vapur, gemi. 2. Uzayın güney yarımı.

SEFİR: (Ar.) Er. – El içi. Yabancı diplomat

SEGBAN: (Fars.) Er. 1. Seymen, yeniçeri ocağına bağlı asker. 2. Osmanlı saraylarında av köpeklerine bakan bakıcı.

SEHÂ: (Ar.) Er. – Sehavet, kerem, cömertlik.

SEHÂB: (Ar.) 1. Bulut. 2. Karanlık. 3. Bulut gibi uçan böcekler. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEHÂBE: (Ar.) Ka. – Tek bulut.

SEHAVET: (Ar.) Er. – Cömertlik, (bkz. Sahavet).

SEHER: (Ar.) Ka. – Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.

SEHHAR: (Ar.) Er. – Kuvvetle kendine çeken, büyüleyici.

SEHHARE: (Ar.) Ka. – Çok güzel, büyüleyici kadın.

SEHL: (Ar.) Er. – Kolay, sade. Sahabe isimlerindendir.

SEHLE: (Ar.) Ka. – 1. Yumuşak. 2. Kolay. 3. Taze, körpe. Habeşistan’a hicret eden kadın sahabelerden.

SEHRAN: (Ar.) Er. – Geceleri uyanık duran.

SEKİNE: (Ar.) Ka. – Sakin olma, sükunet. Huzur, gönül rahatlığı.

SELAHADDİN: (Ar.) Er. – Dinine bağlı kimse. – Türk dil kuralı açısından “d/t” olarak kullanılır.

SELAM: (Ar.) Er. 1. İnsanların birbirleriyle karşılaştıklarında kullandıkları yakınlık dostluk, saygı ifade eden söz, yaptıkları işaret veya hareket. 2. Emniyet, huzur, selamet, esenlik, sağlık, sağlamlık. 3.Selam: Yüce Allah’ın isimlerinden, Fani olmama, ze-valsizlik, her çeşit arıza ve hadiseden salim olmak. Her türlü tehlikeden koruyup selamete çıkaran.

SELAME: (Ar.) Ka. – (bkz. Selam).

SELAMEDDİN: (Ar.) Er. – Dinin kurtuluşu. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.

SELAMET: (Ar.) Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELAMİ: (Ar.) Er. – İyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.

SELAMULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın selamı.

SELATİN: (Ar.) Er. – Sultanlar.

SELCAN: (Tür.) – Coşkun, taşkın yaratılışlı kimse. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELÇUK: (Tür.) Er. 1. Güzel konuşma yeteneği olan. 2. XI. Anadolu, Kafkaslar ve Orta Doğu’da imparatorluk kuran Türk topluluğunun hükümdarı.

SELDA: (Tür.) Ka. – Sel, taşkın su.

SELDAĞ: (Tür.) Ka. – Dağları aşan sel, coşku.

SELDANUR: (Tür.) Ka. – Nur seli.

SELEN: (Tür.) – Sel gibi coşkun, taşkın kimse. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELİKA: (Ar.) – Güzel konuşma ve yazma kabiliyeti. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELİL: (Ar.) Er. – Yeni doğmuş erkek çocuğu, ilker.

SELİLE: (Ar.) Ka. – Yeni doğmuş ilk kız çocuğu.

SELİM: (Ar.) Er. 1. Kusuru, noksanı olmayan, sağlam, doğru. 2. Tehlikesiz, zararsız, kurtulmuş. 3. Temiz, samimi.

SELİME: (Ar.) Ka. – (bkz. Selim).

SELİN: (Tür.) Ka. 1. Gür akan su. 2. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bitki.

SELİS: (Ar.) Er. 1. Kolay yumuşak. 2. Bağlı, boyun eğmiş.

SELLEM: (Ar.) – “Selamete erdirsin” manasıyla dualarda geçen. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELMA: (Ar.) Ka. 1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş (kadın).

SELMAN: (Ar.) Er. – Barış içinde bulunma, huzur, erinç.

SELMANİ: (Ar.) Er. – Niyaz kabul eden derviş. İran İsfahan’ından olup, Rasulullah’la birlikte İslami mücadelede üzerine düşeni fazlasıyla yapmış büyük mücahid ve sahabi. Selman-ı Farisi’ye nispetle bu ad kullanılmıştır.

SELMİ: (Ar.) Er. – Barışla ilgili, barışçıl.

SELMİN: (Ar.) Ka. – Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.

SELNUR: (Tür.) Ka. – Nur seli, ışık seli.

SELSAL: (Ar.) – Tatlı, lezzetli, hafif su. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELSEBİL: (Ar.) 1. Tatlı ve hafif su. 2. Cennette bir çeşmenin adı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SELVA: (Ar.) Ka. 1. Bal. 2. Büyük bıldırcın. Tih çölünde bulundukları sürece, israiloğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını doyurmak için gönderilen kuş. 3. (İsp.) Ekvator da sık balta girmemiş orman

SELVET: (Ar.) Ka. – Gönül rahatı.

SEM´AN: (Ar.) Er. – İşiterek. Dinleyerek.

SEMA: (Ar.) Ka. 1. İşitme, duyma. Musiki dinleme. 2. Gökyüzü. 3. Felek. 4. Mevlevilikte musiki eşliğinde icra edilen dönme hareketi.

SEMAHAT: (Ar.) – Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEMAÎ: (Ar.) Er. 1. Semaya, göğe havaya ait. 2. Gökten düşmüş. Allah tarafından olan, ilahi. 3. – İşitme esasına dayalı olarak öğrenilen, (bkz. Semavi).

SEMÂN: (Fars.) Er. 1. Gökyüzü. 2. Güneş ayının 27. günü. 3. Bıldırcın.

SEMÂNE: (Fars.) Ka. – (bkz. Seman).

SEMANİYE: (Ar.) Ka. – Sekiz. (bkz. Seman).

SEMÂVÂT: (Ar.) Ka. – Gökler.

SEMAVİ: (Ar.) Er. – Semaya mensup, sema ile ilgili.

SEMÂZEN: (a.f.i.) Er. – Sema yapan, törenle dönen mevlevi.

SEMEN: (Fars.) Ka. – Yasemin.

SEMENBER: (Fars.) Ka. – Göğsü yasemin gibi beyaz olan.

SEMENBU: (Fars.) Ka. – Yasemin kokulu.

SEMENTEN: (Fars.) Ka. – Yasemin renkli.

SEMERAT: (Ar.) Ka. 1. Yemişler, meyveler. Faydalar, verimler. 2. Neticeler. 3. Devlete ait mülklerden alınan vergiler.

SEMERE: (Ar.) Er. – (bkz. Semerat).

SEMİ: (Ar.) Er. – İşiten, işitme kuvveti olan. Allah’ın isimlerinden, (bkz. Abdüssemi).

SEMİH: (Ar.) Er. – Eli açık, cömert.

SEMİHA: (Ar.) Ka. – (bkz. Semih).

SEMİN: (Ar.) Er. – Pahalı, kıymetli. Çok değerli.

SEMİNE: (Ar.) Ka. – (bkz. Semin).

SEMİR: (Ar.) Er. 1. Arkadaş. 2. Nitelikli. 3. Yamaç, dağ silsilesi.

SEMİRAMİS: (İbr.) Ka. – Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın 7 harikasından biri olan Babil’in asma bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.

SEMİRE: (Ar.) Ka. – (bkz. Semir).

SEMİULLAH: (Ar.) Er. – (bkz. Abdüssemi).

SEMRA: (Ar.) Ka. – Esmer.

SEMURE: (Ar.) Ka. – Çoğalan, zengin olan, meyve veren verimli. Ashabın kullandığı isimlerden.

SENA: (Ar.) 1. Övgü ile ilgili. 2. Şimşek parıltısı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SENABİL: (Ar.) Ka. – Başaklar.

SENAHAN: (a.f.i.) Öven, metheden. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SENAN: (Ar.) Ka. – Işıklı, parlak.

SENÂVER: (a.f.i.) Ka. – Öven, metheden.

SENAY: (Tür.) Ka. – Sen aysın, ay gibi güzelsin.

SENEM: (Ar.) – Put. İsim olarak kullanılmaz, (bkz. Sanem).

SENEVÂT: (Ar.) Ka. – Seneler, yıllar, sinin.

SENEVİ: (Ar.) Er. – Seneye mensup, sene ile ilgili, bir yıllık.

SENGÜL: (Tür.) Ka. – Sen gülsün, gül gibi güzelsin.

SENİH: (Ar.) Er. 1. Süs, bezek. 2. İnci.

SENİHA: (Ar.) Ka. – İnciler, süs, bezek.

SENİYE: (Ar.) Ka. – Yüksek, yüce, ali, bülend.

SEPİD: (Fars.) Er. – Beyaz, ak, beyza.

SEPİDE: (Fars.) Ka. – Tan vakti.

SERA: (Fars.) Ka. – Saray. Büyük konak. Köşk.

SERAB: (Fars.) Ka. – Çöllük arazide, ışık kırılması sonucu görülen aldatıcı gerçek olmayan hayal, ılgım, salgım. – Türk dili açısından “b/p” olarak kullanılır.

SERÂÇE: (Fars.) Ka. – Saraycık, küçük saray, konak.

SERALP: (Tür.) Er. – Baş yiğit.

SERAN: (Ar.) Ka. – Işıklı, parlak.

SERÂSER: (Fars.) Er. 1. Baştan başa, büsbütün. 2. Altın veya gümüş telle dokunmuş kıymetli bir çeşit kumaş.

SERAY: (Fars.) Ka. 1. Ay gibi güzellerin başı. 2. Büyük konak. Saray.

SERAYA: (Ar.) Er. – Düşman üzerine gönderilen küçük süvari müfrezeleri.

SERAZAT: (Fars.) Er. – Serbest, özgür. Rahat, dertsiz.

SERBÜLEND: (Fars.) Er. – Başta gelen, yüce üstün. – Türk müziğinde eski bir makam, zamanımızda örneği yoktur.

SERCAN: (Tür.) Er. – Sevgili, sevilen, başcan.

SERDAR: (Fars.) Er. – Başkumandan, başbuğ. Sefer zamanında padişah yerine ordunun başında sefere giden veziri azamlara verilen unvan, serdar-ı ekrem.

SERDENGEÇTİ: (Tür.) Er. – Fedai, akıncı, yiğit.

SERDİL: (Fars.) Ka. – Baş, gönül.

SERDİNÇ: (f.t.i.) Er. – Başı dinç, sakin, rahat, huzurlu.

SEREN: (Tür.) Er. 1. Uzun, kalın ve silindir şekilli çam kerestesi. Yelkenlilerde ana direğe dik şekilde tutturulan ve yelken germeye yarayan ağaç. Seren yapılan köknar kerestesi. 2. Orun, makam.

SERENGÜL: (Tür.) Ka. – (bkz. Serendil). – Baş gül. Güllerin birincisi.

SERGEN: (Tür.) Er. 1. Laf. 2. Vitrin. 3. Tepelerdeki düzlük yer. 4. Yorgun, perişan.

SERHAD: (f.a.i.) Er. – Hudut, sınır, sınırbaşı; iki devlet arasındaki sınır boyu. – Türk dil kuralına göre “d/t” getirilerek de kullanılır.

SERHAN: (Ar.) Er. 1. Kurt, canavar. 2. Baş okuyucu, şarkıcı başı.

SERHENK: (Fars.) Er. 1. Çavuş. 2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.

SERHUN: (Fars.) Er. – Asil kan, soylu kan.

SERİ: (Ar.) Er. – Çabuk, hızlı.

SERİM: (Tür.). 1. Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SERİMER: (Tür.) Er. – Sabırlı kimse.

ŞERİR: (Ar.) Er. Taht. Yatacak yer.

SERİYE: (Ar.) Ka. – Hz. Peygamber (s.a.s)’in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen ad.

SERKAN: (f.t.i.) Er. – Soylu kan, başkan.

SERKIZ: (f.t.i.) Ka. – Baş kız, kızların, güzellerin başı.

SERKUT: (Fars.) Er. – Mutlu, talihli, kutlu insan.

SERMA: (Fars.) Ka. – Soğuk kış.

SERMED: (Ar.) Er. – Ebedilik, ebediyet, sonsuzluk. – Türk dil kuralı açısından “d/t” olarak kullanılır.

SERMELEK: (Fars.) Ka. – Meleklerin başı, melek kadar güzel ve iyi.

SERMİN: (Tür.) Ka. – Nermin, Şermin gibi adlara benzetilerek yapılmıştır.

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu